7000 yıllık bilinen insanlık tarihi boyunca her yüzyılın ortalama 87 yılı savaşla geçmiş. İnsanlık tarihine bakıldığında tarihsel olarak insanların gerek bireysel gerekse de grupsal olarak farklı amaçlar üzerinden karşılıklı olarak şiddet içeren mücadelelere girmiştir.Özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde savaşların çoğunluğunun artık “devletler arsı çatışmalar” yerine “devletlerin içindeki etnik ve dinsel temelli çatışmalar, yani grupların yaşadığı etnik çatışmalar ya da kimlik temelli ayrılma hareketi içindeki grupların terörizme başvurması ile “kimlik temelli çatışmalar” yeniden tartışılmaya başlanmış, sebepleri sorgulanmıştır. Bunların sebepleri “ psikolojik, biyolojik ve yapısal” olmak üzere üç ana teori ve bu teorilerin alt başlıkları ile açıklanmaya çalışılmıştır. Her ne kadar litaratür üç ana teori üzerinden açıklanmaya çalışılsa da, bu teorilerin çok ayrıksı olmadığı hatta birbirleirni tamamlayıcı nitelikte olduğu, durumlara ve şartlara göre kuramın birinin ön plana çıkabileceği d eiddia edilecektir. Çatışmalar üç ana teori ile açıklansa da çatışma türleri “somut (rational) ve soyut (irrational)” olarak ifade edilen çatışma türleri daha çok çıkar, iktidarın ve ekonomik kaynakların dağılımı, kültürel ya da politik haklar, kimliksel anlaşmazlıkların( daha başka bir ifade ile dinsel, ideolojik, etnik ya da cinsiyet gibi kimliksel taleplerin çakışması) vb. konuları kapsamaktadır. Gerçek dışı çatışmalar ise daha çok psikolojik kökenli olup , önyargılar, etnosentrik ve algısal tutumlar, geçmişte yaşanan travmalar, ideolojik ,dinsel veya kültürel değerlerin çakışması, tezatlıkları ya da bunlar üzerinden kurulan ilişkilerin etkisi ile gelinen duruma göre şekillenmiş çatışmalar olup, mutlak somut sebeplerden dolayı oluşmuş çatışmalar değildir. Dolayısı ile Kimlik temelli çatışmalarla ilgili olarak kimi bazı teorisyenler yalnızca etnik temelli çatışmaları saymakta, bazı teorisyenler de daha çok psikolojik çatışmaları ifade etmektedir., kimlik, insanın kendi benlik duygusuna kendisi hakkındaki duyguları ve fikirlerine ( toplumsal, etnik, dinsel, ideojik,cinsiyet ya da sınıfsal) atıf yapılarak kullanılmaktadır. Kimlik, en basit ifadesi ile olarak bir şeyin “ne ve kim olduğu, kendisini nasıl tanımladığı; başkalarından nasıl ayırt edip, benzerleri ile nasıl benzeşim kurduğu, ya da başkaları tarafından nasıl tanımladığı” ile ilgilidir. Dolayısıyla da kimliğin tanımı itibari ile birincisi aidiyet hissedilen grup, ikincisi de bu grubun değerleri ve amaçları üzerinden yapıldığı için “sınıfsal, dinsel, ideolojik,” çatışmalar için de geçerlidir. Kimliğe bağlı çatışmalar daha ayrıntılı incelendiğinde yukarıda bahsedilen teorilerin içinde eritilmiş, bazen ayrı ayrı bazen de eklektik biçimde açıklanmaya çalışılmıştır. Kimlik temelli çatışmalar çoğu zaman bu iki etkenin birbirinin tamamlayıcısı oldukları, birlikte ilerleyebildikleri de görülmüştür. Bu kuramlar içindeki kimlik temelli çatışmalarda da iki etken de şartlara bağlı olmak üzere farklı önemde etkiye sahip olmaktadırlar. Bu çalışmada da kimlik temelli çatışmalar, kuramla ilgili farklı argümanlar ışığında tartışılarak kimlik temelli çatışmaların sebepleri özgün bir yorumla anlatılarak kimlik temelli çatışmaların tek bir sebep üzerinden açıklamak yerine kompleks ve çok etkenli olduğu, bu etkenlerin farklı şartlara göre önem kazandığı iddia edilecektir. kimlik temelli çatışmalarda değişen faktörlerin ayrı oranda etkileri olduğu yani bazı durumlarda ekonomik çıkar ve kaynaklar, bazı durumlarda iktidarın paylaşımı, bazı durumlarda grup kimliğinin tanınması ve kültürel talepleri kapsadığı anlatılacaktır. Kimlik temelli çatışmalarda psikolojik öğelerin de etkisi olduğu gösterilecek, ama bunların genellikle yalnızca psikolojik öğe olmadığı, geçmişte yaşananların etkisi ile algılamalardaki değişimin gelecekteki ilişkileri etkilediği ve çatışmalara sebepsiz yere zemin hazırlayabileceği iddia edilecektir. Psikolojik öğelerin, bazı durumlarda ise önyargılar yüzünden de etkili olabileceği de vurgulanacaktır. Sonuç olarak da kimlik temelli çatışmaların çok bileşenli, kompleks bir yapısı olduğu, çatışmalarda her öğenin etkinsin olabilmesine rağmen, mevcut şartlara göre en önemli çatışma sebepleri değişebilmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Şubat 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 1 Sayı: 1 |