Siyasi yönetim
olgusu, binlerce yıldan beri toplumsal yaşamın önemli bir parçası olagelmiştir.
Buna binaen siyaset kurumu, sosyoloji biliminin ele aldığı temel ve değişmez
toplumsal kurumlar arasında sayılmaktadır.
Yönetim olgusu,
bireysel özgürlüğü sınırlayıcı doğası itibarıyla birçok tartışmanın da odağı
durumundadır. İnsanların özgürlüklerini kısıtlayan bir yapının kamu vicdanında
kabul görecek meşru gerekçelere ihtiyacı olacaktır. Dolayısıyla siyasal
yönetimin tarihte ortaya çıkışını sağlayan koşullar, tarih boyunca gelişen çeşitli
yönetim biçimleri, devletin topluma karşı görev ve işlevleri, bunları yerine
getirirken sahip olması gereken yetkinin sınırları gibi meseleler her zaman
tartışılmıştır.
Bu bağlamda
tartışmalar; var oluşu itibarıyla devletin insan toplumları için zorunlu ve
vazgeçilemez olduğunu kabul eden yaklaşımdan onu tamamen haksızlıkla ve
eşitsizlikle itham eden yaklaşıma; devletin uygulamadaki meşruiyetini halk
iradesini yansıtma kabiliyetinde arayan yaklaşımdan bunun için belirli bir
inanç ya da ideolojiye hizmet etme misyonunu şart koşan yaklaşıma; devletin
yetki sınırının çok geniş olması gerektiğini savunan yaklaşımdan son derece
küçültülmüş bir devlet organizasyonu, hatta yönetimsiz organizasyon taleplerine
varıncaya kadar geniş bir yelpaze içinde yürütülmektedir.
Konunun çok geniş
olması sebebiyle bu makalenin sınırları içerisinde sadece ilgili temel yaklaşımların
varlıklarına kısaca değinilmekle yetinilmiştir. Böylece detaylarına
inilmeksizin, tartışmaların hangi zemin üzerinden yürütüldüğünü ortaya koyan
genel bir çerçeve çizilmeye çalışılmıştır.
The phenomenon of
political administration has been a significant part of social life for
thousands of years. Therefore, the institution of politics is regarded as one
of the basic and permanent social institutions examined by sociology.
The phenomenon of
administration is the focus of several discussions in terms of the restrictive
nature of individual freedom. A structure that restricts individual freedoms
need to have legitimate justifications which can be adopted by public
conscience. So, issues such as the conditions of the emergence of political
administration historically, various types of administration, duties and
functions of state towards society and the limits of the authority during the
performance of these duties have always been discussed.
In this context,
there are various debates and approaches regarding the status of the state and
political administration. Some approaches view the existence of the state as
necessary and indispensable whereas some others regard the state as the
embodiment of injustice and inequality. Another approach looks for the state’s
practical legitimacy either in its ability to reflect popular will or in its
mission to serve for a faith or ideology. Last, there is an approach suggests
that the limits of the state authority should be very wide whereas other
conflicting approaches advocate a minimal state organization or even demands
for an organization with no administration.
As the scope of the
topic is very wide, it is tried to mention only relevant main approaches within
the limits of this paper. Thus it is attempted to make a general outline of the
framework of these debates without entering into its details.
Political Administration Public Conscience Legitimacy State Constitutional State
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 18 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 7 Sayı: 15 |
-