Kısırlıkla ilgili anlatılar
neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Fakat kısırlık söz konusu olunca kadın
kısırlığı ilk akla gelen olarak erkek kısırlığı hep ikinci planda tutulmuştur.
Bu çalışmanın amacı kısırlık tanısı almış erkek olguların projektif
değerlendirme teknikleri olan Rorschach ve TAT (Tematik Algı Testi) ile
birlikte değerlendirilmesi ve psişik dünyalarında nasıl bir kişilik
örgütlenmesine sahip olduklarının tespitine çalışılmasıdır. Araştırmanın temel
bulguları olarak erkek faktörlü kısırlık tanısı almış olan bu iki olguda;
özdeşleşme, cinsler arası fark, kuşaklararası ileti ve kuşaklararası
farklılıkların net bir biçimde ortaya konamadığı yetişkin olguların aksine daha
çocuksu özdeşleşlemelerin yapıldığı, baba ile ilişki kurulamadığı
görülmektedir. Her iki olguda da anne/kadın bir taraftan tümgüçlü olarak
değerlendirilirken diğer taraftan değersizleştirilmiştir. Kullanılan dil yapısı
sürekli tereddütler, yinelenen kelimeler içermektedir. Olgular bu dil yapısı
ile karar vermede güçlük, kontrol duygusunun yoğunluğu ve kararsızlıklarını
göstermektedirler. Olguların klinisyenden dayanak almamaları; ne dış dünyaya ne
de kendi içsel süreçlerine yatırım yapmadıklarını gösteren bir bulgu olarak
değerlendirilebilinir. Bu iki olgunun protokollerinde neredeyse tüm yanıtların
bütün yanıtlardan oluşması da dış gerçekliğe aşırı bağlı, tekil ve bütüncül
kalma çabası olarak değerlendirilmiştir. Diğer taraftan dış gerçekliğe aşırı
bağlı kalmış olmalarının yanı sıra içsel süreçlerine yatırım yapmadıklarının
bir göstergesi de afektif ve dürtüsel dünyayı gösteren renk ve hareket
yanıtlarının protokoldeki eksikliğidir. Protokollerdeki hareket ve renk
yanıtlarının azlığı test materyali ile ortaya çıkan bilinçdışı afektif dünyayı
kontrol altına alma çabası olarak değerlendirilmiştir. Bu çalışma erkek
faktörlü kısırlık tanısı almış olan olgularla yapılan -yazarın bilgisi dâhilinde-
ilk çalışma olduğu için alanyazına önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Narratives about
infertility, diagnosis and treatment interferences are as old as human history.
The review of infertility literature
showed that the main object of infertility were women and as usual male
infertility kept as an hidden subject. In literature male factor infertility
studied in physiological aspects and psychological aspects of it somehow
denied. The aim of this is to evaluate two cases with projective techniques (Rorschach
Test and TAT-Thematic Apperception Test) in order to see their psychic
organizations about infertility. The main findings of the study were the identifications, differences between
sexes, and also transgenerational differences could not be clearly identified.
The responses to these two projective techniques can be identified as more
immature and infanlite althoug their are adults. In other words more
infantile identification was made by
cases. In both cases, the mother/woman was considered to be as an omnipotent
being and on the other hand devalued at the same time which can be considered
as ambivalance towards mother/woman. The wording and phrases that are used by
these two cases containts too much hesitations and repeteaded words which can
be evaluated as immaturity. Both of the cases do not form a relationship
neither with the clinician nor the test material which can be evaluated as a
defence mechanism upon both the outer and ther inner world. This study is
considered to be an important contribution to the literature because it is the
first study conducted -with the knowledge of author- upon male factor
infertility.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Psikoloji |
Bölüm | Cilt:3, Sayı:5 Haziran |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 5 |