Kuruluş aşamasındaki Türk iktisat zihniyeti alanında da çalışmaları olan Ahmet Güner Sayar, hocası Sabri F. Ülgener’in bu alandaki düşünce ve yöntemini büyük oranda sürdürmüştür. Alana kattığı yenilik, Ülgener’in vurgularını derinleştirmek, “Türk töresi” kavramsallaştırmasının geliştirilmesi ve homo ekonomikus bağlamındaki “birey”dir. Bu anlamda Osmanlı insanının üçlü yapı olan dünyaya (madde, çevre ve zaman) karşı mesafe tartışması, Ülgener’in vurguladığı şekliyle devam eder. Mesafe burada uzaklık olarak konumlanır. Mesafeli oluş anlamında her ikisinin de eleştirisinden ne batınî tasavvuf ne de melâmîlik kurtulabilir. Batı insanı için mesafe ise eşyanın özünü bilip değiştirecek kadar yakındır. Mesafedeki bu yakınlık, yeniden yaratımın özünü oluşturur. Ülgener ve Sayar, Batılı insan ile Osmanlı insanı arasındaki karşıtlığı mesafe üzerinden okur. Mesafenin algılanışı her iki kesim için birbirinden sadece farklı değil, aynı zamanda birbirine karşıttır. Oysa mesafe Osmanlı insanına çok uzak değil, üçlü yapı olan dünyayı algılayıp değiştiremeyecek kadar yakındır. Bu yakınlık bir mesafesizliktir aslında. Kendini dünya/doğa ile birleşik bulduğu için dış doğayı göremez Osmanlı insanı.
Ahmet Güner Sayar is known for his works in the field of Turkish economic mentality. He pursued the thought and method of his teacher, Sabri. F. Ülgener in this field to a large extent. He has taken the Ulgerian thought to a new level by subjecting a deeper analysis, for example, by further developing the conceptualisation of ‘Turkish custom’ and the ‘individual’ in the context of homo economicus. The debate about the Ottoman people’s distance from the tripartite world (matter, environment, and time) continues in Sayar, as Ülgener emphasised. Distance here is defined as remoteness. Both Ülgener and Sayar criticise esoteric Sufism and Malamiyyah in terms of distance. Distance for western people is close enough to know and change the essence of the object. This closeness in the distance constitutes the essence of recreating. Ülgener and Sayar read the contrast between the western and the Ottoman people in terms of distance. The perception of distance is different for both sides and opposed to each other. It is argued in the present work that the distance is not too far from the Ottoman person, but too close to perceive and change the world, which is a tripartite structure. This proximity is, in fact, the absence of distance. Since they saw themselves embedded into universe and nature, the Ottoman people could not see the external nature.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 19 Sayı: 2 |