Dünyanın en önemli birincil enerji kaynağı petroldür. Petrolü, %25 ile kömür, % 20 ile doğalgaz % 7 ile nükleer ve %14 ile yenilenebilir enerji kaynakları izlemektedir.
Ana enerji kaynağı petrol, giderek azalmaktadır. Buna ek olarak, iklim değişikliği, hava kirliliği gibi artan çevresel sorunlardan dolayı, tüm dünyada atmosfere daha az CO2 salan, fosil kaynaklara alternatif, çevreyi daha az kirleten, yenilenebilir enerji kaynakları aranmaktadır. Biyokütle bunlardan biridir.
Biyokütle terimi çok geniş anlamda yaşayan organizmalardan üretilen madde anlamına gelir. Örneğin, odun, tarımsal atıklar (saman, mısır kocanları, pamuk atıkları v.b.), şehir kanalizasyon atıkları, endüstriyel organik atıklar (kağıt endüstrisindeki siyah likör, şeker sanayisinden küspe gibi) v.s.
Geleneksel olarak biyokütle birkaç bin yıldır enerji kaynağı olarak zaten bilinmektedir. Örneğin, odunun direkt yakılmasıyla elde edilen ısı enerjisi yemek pişirmede ve ısınmada zaten kullanılmaktadır. Biyokütlenin 21. yüzyıldaki modern kullanımı, enerji yoğunluğunun artırılarak fuel yakıta çevrilmesini içerir.
Genel olarak biyokütlenin modern enerji formları katı (ağaç, pellet vb.), sıvı (etanol, biyodizel vb.) ve gaz (biyogaz, hidrojen vb.) olarak gruplandırılabilir. Biyokütle; termal, biyolojik ve fiziksel proseslerle hidrojen, etanol, metanol veya metan gibi çeşitli enerji kaynaklarına çok çeşitli tekniklerle dönüştürülebilir. Biyogaz teknolojisi, biyokütle gazlaştırılması ve piroliz ile sıvı ve gaz yakıt formları elde edilebilir. Bu makalede öncelikle biyokütleden enerji üretim teknolojileri özetlenmekte ve Süleyman Demirel Üniversitesi, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezi'de biyokütle ile ilgili yapılan çalışmalar sunulmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Temmuz 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 1 Sayı: 1 |