Paris Barış Konferansı’nda İtilaf Devletlerinin Yunanlılar lehine
davranmaları sonucunda İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi
kararlaştırılmıştı. Bu durum Mondros Mütarekesi’nin 7. Maddesinde belirtilen
“İtilaf Devletlerinin” emniyetlerini tehdit eden bir durum karşısında stratejik
noktaları işgal edebilecekleri şıkkına dayanıyordu. Bu karar Avrupa
çevrelerinde tam bir tasvip görmedi. Çünkü özellikle Aydın bölgesinin
durumundan bahsederek bu bölge üzerinde bir Yunan himayesinin teessüs
etmesinin Türklerle Yunanlılar arasındaki nefreti artırmaktan başka bir netice
vermeyeceği ifade edilmekte idi.
15 Mayıs 1919 günü saat 02.00’de Midilli’nin Yero Limanı’ndan
hareket eden Yunan çıkarma askeri birlikleri saat 07.30’da İzmir önlerine
gelmiş ve tümen birlikleri, saat 08.40’ta karaya çıkmaya başlamışlardır.
Karaya çıkan birliklerin yaptıkları yalnız 57 subayın öldürülmesinden veya
yaralanmasından ibaret kalmamış, katliam ve yağmacılık, gittikçe
şiddetlenerek devam etmiştir. İngiliz Amirali Calthorpe’un tertipleriyle baskın
tarzında İzmir’e çıkan Yunan kıtaları görülmemiş bir vahşetle Türklerin
üzerine saldırmışlar, aile mahremiyetinin dokunulmazlığı, din adamlarının ve
din müesseselerinin kutsallığı tanınmayarak, en sefil soygunculuk ve
yağmacılığa koyulmuşlardır.
Yunanlıların öteden beri Türkler hakkında izledikleri imha siyaseti
Mondros Mütarekesi’nden sonraki olaylarla gerçekleşme yoluna girmişti.
Yunan idaresine geçen her Türk toprağında daha o gün bir göç başlıyor,
harabelerden başka bir şey kalmıyordu. Özellikle Yunanlıların İzmir’e ayak
bastıkları günden itibaren sakin ve masum Anadolu köylerinde yaptıkları
zulümlere tarihte pek az rastlanır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tam Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 12 Nisan 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 40 |
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.