Habercilik açısından tartışılan konulardan biri, liberal-çoğulcu ve eleştirel yaklaşımların öğretileri doğrultusunda gazeteciliğin tarafsızlığına ilişkin bakış açısıdır. Şüphesiz bu bakış açısı internet haberciliğinin yarattığı yeni yöntemlerle tartışma alanını genişletmiş; böylece gazeteciliğin evrensel kodları değer kaybına uğrayarak etik ilkeleri zedelemiştir. Merak uyandırıcı, sansasyon yaratıcı bir niteliğe çekilen her konu, “tık” odaklı habercilik anlayışıyla düzenlenmekte, sağlık haberciliği de bu formattan etkilenmektedir. Öyle ki doktor temalı konuların işleniş ve sunuş biçiminde, “doktor hatası”/“doktor ihmali” gibi kalıp yargılarla mağduriyet, felaket, üzüntü, şok edici unsurlarla seçilen bir habercilik dili öne çıkmaktadır. Yargı kararının kesinleşmediği, taraflara eşit yer verilmediği, dengeli haberciliğin gözetilmediği bu dilde, medyanın “suçlu gösterme” eğilimi açığa çıkmakta; bu da doktorlara yönelik nefret söylemine neden olarak medya etiğini sekteye uğratmaktadır. Dolayısıyla çalışmanın amacı sağlıkta şiddet sorununa farklı bir perspektifle yaklaşarak, doktorlara yönelik nefret söyleminde internet haberciliğinin rolünü ortaya koyarak doktor kimliğine yönelik etik ihlalde bulunulduğunu açıklamaktır. Çalışmada kovid-19 virüsünün Türkiye’de ilk görüldüğü vakayı takriben iki yıllık süreçte, yazılı basının internet versiyonundan anahtar kelimelerle amaçlı örneklem doğrultusunda seçilen dört haber, van Dijk’ın eleştirel söylem çözümlemesi sistematiğine göre incelenmiş; bu haberlerde kalıp yargılar, önyargı, ötekileştirme, ayrımcılık, damgalama gibi nefret söyleminin temel unsurları bulgulanmıştır. Böylece nefret söyleminin kavramın temel türlerini aşarak ilk kez bir mesleği hedef aldığı söylenebilir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Journalism |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 27, 2024 |
Submission Date | January 10, 2024 |
Acceptance Date | April 23, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 9 Issue: 17 |