Genel olarak tıpkı Atatürk’ün Nutkundaki ilk sözleri gibi Milli Mücadelenin ilk adımının Samsun’da atıldığı kabul edilir. Bu adım, aynı zamanda yeni bir devletin kuruluşunu hazırlayan uzun yolculuğun da başlangıcıdır. 19 Mayıs 1919’dan 9 Eylül 1922’de düşman askerinin yurttan çıkarılmasına kadar geçen yaklaşık üç buçuk yıllık süre Milli Mücadele, İstiklal Harbi, Ulusal Bağımsızlık Savaşı ve Kurtuluş Savaşı adlarıyla anılır. Süreci en uygun tanımlayan ifade de Milli Mücadeledir.
Bir yandan cephede savaşılırken 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisinin açılmasıyla egemenliğini milletten alan yeni bir devletin temelleri atılmıştır. Bu dönemde uygulanan siyasal sistemin adı tam olarak konulamamıştır. Bunda sistemin başka örneği olmayan, kendine özgü karakterler taşımasının yanı sıra siyasi ömrünü tamamlayan bir devletin yerine yeni bir devletin kuruluşundaki sürecin adım adım gerçekleşmesinin de de katkısı vardır. 1920’de Meclis’in Ankara’da toplandığı sırada işgal altında da olsa hukuken İstanbul’da bir devlet, bir hükümet ve son toplantısında Misak-ı Milli kararlarını alan bir meclis vardır. Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın dağıtılmasından sonra Ankara’da toplanan Meclis, “Kurucu Meclis” misyonunu üstlenen, aynı zamanda yürütme faaliyetini de yerine getiren bir Meclis’tir. O sebeple Cumhuriyetin ilanına kadar olan sürede uygulanan sistem, Meclis Hükümeti ya da Meclis Sistemi olarak adlandırılmıştır. Bu yeni idareyi İstanbul yönetiminden ayırmak için Ankara Hükümeti tabiri de kullanılmıştır.
Bazı kaynaklarda 1920-1923 arasındaki dönem Meşrutiyetten Cumhuriyete Geçiş dönemi olarak ifade edilirken bazı kaynaklarda da ara dönem nitelemesinde bulunulur. Bu dönem için en çarpıcı isimlendirme Mahmut Goloğlu tarafından önerilmiş; III. Meşrutiyet kavramı siyasi tarih literatürüne girmiştir. Meclis’in kuruluşu itibariyle Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın devamı öngörüsünden hareketle önerilmiş olan bu ifade bir yönü ile takdir görse de tam anlamıyla benimsenememiştir. Bazı kaynaklarda bu dönem “Erken Cumhuriyet” dönemi olarak adlandırılmakta, bazen de uygulanan sistem “Adı Konmamış Cumhuriyet” olarak değerlendirilmektedir. Bazı siyasi tarihçiler ise rejimdeki muğlaklık ve belirsizliği öne çıkarma ihtiyacı hissetmiş, kendine özgü bu yapıya bir isim vermek yerine “karışık durum”, “rejim boşluğu” şeklinde değerlendirmeler yapmışlardır.
Bu çalışmada sözü geçen dönemi en iyi tanımlayan ifadenin bulunması için bir tartışma açılması ve öneriler sunulması amaçlanmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 31, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 9 Issue: 1 |