Belief in God is seen by theistic religions as a unity that includes philosophical, psychological, sociological, factual etc. dimensions. This belief has been the subject of philosophical/metaphysical studies in terms of explaining the existence of the universe and making sense of the existing phenomenal/scientific structure; psychological in the sense that it is directly related to the mental and emotional processes of an individual with certain characteristics; and sociological in the sense that it constitutes the basic motivation of the common movement of believing communities. It would be inconsistent, however, to reduce its nature to any one of these aspects and to dismiss it on that basis. Sigmund Freud (1856-1939) argued that belief in God has no factual basis and emerges as a psychological process reflecting neurosis. He also based his theory on the findings of the psychoanalytic method. However, this method is also one of his theories as well. So, he tried to explain one of his theories with another theory, which is a serious problem in terms of the reliability of his theory about religion. This article analyses Sigmund Freud's views on God and religion and argues that his method is reductionist and argumentatively problematic, and that for these reasons his theory is untenable.
It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited.
Tanrı inancı, teistik dinlerce felsefi, psikolojik, sosyolojik, olgusal vb. boyutları barındıran bir bütünlük olarak görülmektedir. Bu inanış, evrenin varlığını açıklama ve mevcut olgusal/bilimsel yapıyı anlamlandırma bakımından felsefi/metafiziksel; belli nitelikleri haiz bir bireyin zihinsel ve duygusal süreçleriyle doğrudan ilişkili olması itibariyle psikolojik; inanmış toplulukların ortak hareketinin temel motivasyonunu teşkil etmesi açısından da sosyolojik çalışmaların konusu olmuştur. Ancak onun mahiyetinin bu yönlerden herhangi birine indirgenmesi ve buna dayanılarak ilgası tutarsızlık oluşturur. Sigmund Freud (1856-1939), Tanrı inancının olgusal temelden yoksun olduğunu ve nevrozun yansıması olarak psikolojik bir süreç sonucunda ortaya çıktığını iddia etmiştir. Psikanalitik yöntemin bulgularını da teorisine dayanak kılmıştır. Ancak bu yöntem de kendisinin başka bir teorisidir. Buna göre bir teorisini başka bir teorisiyle açıklama yoluna gitmiştir ki, bu durum dinle alakalı teorisinin güvenirliliği bakımından ciddi bir problemdir. Bu makalede, Sigmund Freud’un Tanrı ve din ile alakalı görüşleri irdelenmekte; yönteminin indirgemeci ve argümantatif açıdan problemli, teorisinin de bu gerekçelerle kabul edilemez olduğu savunulmaktadır.
Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy of Religion |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 29, 2024 |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | January 17, 2024 |
Acceptance Date | May 21, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 24 Issue: 1 |