It is seen that the development of Turkish literature and Turkish medicine in the modernization process has experienced significant intersections. The dichotomous divisions in the form of old literature-new literature, old medicine-new medicine, which emerged in both fields after the Tanzimat, are strong manifestations of this. In this respect, this article basically claims that one aspect of the modernization of Turkish literature can be read through this comparative relationship with the medical discipline. The fact that the separations of old literature-new literature, old medicine-new medicine are shaped around scientific thought, rationality, truth-seeking, naturalness create the opportunity to understand the relationship between medicine and literature together. Old wives' tales and folk remedies are two critical expressions that will contribute to the comparison of these disciplines. In this work, the relation between medicine and literature is established through old wives' tales (kocakarı masalları) contrasted with new literature and folk remedies (kocakarı ilaçları) contrasted with modern medicine. Also, the opinions of names such as Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi and Ömer Seyfettin on this issue are analyzed. It is highlighted that the contrasting of old wives' tales with the novel genre in the new literature and the folk remedies with modern medicine in the new medicine makes them two metaphors representing the old literature and the old medicine and exposing them to similar negations. Another area of discussion of the article is that the dichotomous divisions in the form of old medicine-new medicine, old literature-new literature, formed by the scientific thought that developed after the Tanzimat, tend to each other in the eyes of readers and patients especially in times of weakness and urgency such as epidemics. In the study, another link established between medicine and literature is on the healing effect of both disciplines. Literary experience heals its readers by inviting them to see the world differently as a whole, without being subjected to a certain distinction between the old literature and the new literature. This catharsis dimension offered by literary experience makes readers and patients experience a change of place (tebdîl-i mekân) that will make them refresh.
Türk edebiyatı ve Türk tababetinin modernleşme sürecindeki inkişafının önemli kesişmeler yaşadığı görülür. Tanzimat sonrasında her iki alanda da oluşan eski edebiyat-yeni edebiyat, eski tababet-yeni tababet şeklindeki dikotomik ayrıştırmalar bunun kuvvetli tezahürleridir. Bu yönüyle bu yazı temelde, edebiyatımızın modernleşmesinin bir boyutunun da onun tıp disipliniyle arasındaki bu karşılaştırmalı ilişki üzerinden okunabileceği iddiasını taşır. Eski edebiyat-yeni edebiyat, eski tababet-yeni tababet ayrıştırmalarının gerçeklere dayalı olma, bilimsellik düşüncesi, rasyonalite, hakikat arayışı, tabiilik etrafında şekillenmesi, tıp ve edebiyat arasındaki ilişkiyi birlikte anlamaya imkân sağlar. Kocakarı masalları ve kocakarı ilaçları bu disiplinlerin karşılaştırılmasına katkı sağlayacak iki kritik adlandırmadır. Bu çalışmada, tıp ve edebiyat arasındaki ilişkisellik, yeni edebiyatla bilhassa roman türüyle karşıtlaştırılan kocakarı masalları ve modern tıpla karşıtlaştırılan kocakarı ilaçları üzerinden kurulur ve Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Ömer Seyfettin’in bu husustaki düşünceleri analiz edilir. Ayrıca kocakarı masallarının yeni edebiyat içerisinde roman türü, kocakarı ilaçlarının ise yeni tababet içinde modern tıpla karşıtlaştırılmasının, onları eski edebiyat ve eski tababeti temsil eden ve benzer olumsuzlamalara maruz bırakan iki metafor hâline getirdiği ön plana çıkarılır. Yazının bir diğer tartışma alanı ise, Tanzimat sonrası bilimselci düşüncenin eski ve yeni şeklinde kurduğu dikotomik ayrımların bilhassa salgın hastalıklar gibi acziyet ve aciliyet zamanlarında okur ve hastalar nezdinde geçerliliğini sürdüremediğidir. Çalışmada ayrıca, tıp ve edebiyat arasında kurulan bir diğer bağ, her iki disiplinin sağaltıcı etkisi üzerinedir. Edebî tecrübe, eski edebiyat-yeni edebiyat şeklinde belli bir ayrıma tabi tutulmadan bir bütün olarak okurlarını dünyayı başka türlü görmeye davet ederek, onları iyileştirir. Edebî tecrübenin sunmuş olduğu bu katharsis boyut, okur ve hastalarına ferahlık buldururacağı bir tebdîl-i mekân tecrübesi yaşatır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | ARTİCLES |
Authors | |
Publication Date | October 20, 2021 |
Acceptance Date | August 6, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 24 |
Journal of Language and Literature Studies is licensed under the Creative Commons Attribution-Non-Commercial-NoDerivatives 4.0 International Licence (CC BY-NC-ND 4.0).