Millî Mücadele bir
yandan amacını açık eden diğer yandan gizli hedefleri olan düşmanlara karşı
yapılmıştı. 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi ile savaştan çekilen Osmanlı
Devleti’nin başkenti İstanbul’da sayısız gizli cemiyet faaliyet göstermekteydi.
İstanbul’u faaliyet sahalarının merkezi olarak gören bu gizli cemiyetlerin
üzerinde hemfikir olduğu tek husus Osmanlı Devleti’nden kalacak olan mirasın
paylaşılmasıydı. İşgal yıllarında Anadolu topraklarının paylaşımının
kolaylaştırılmasını amaçlayan gizli kuruluşlar, birçok yabancı devlete hizmet
etmekteydi. Anadolu’da emelleri olan Yunan hükumeti de Türkiye’deki Rumlarla iş
birliği yaparak kendi çıkarları için çalışabilecek gizli cemiyetler kurdurdu.
Rum gizli cemiyetleri özellikle Osmanlı Rumlarının dini aidiyetlerinden
faydalanarak faaliyet gösterdi. Yunan hükumeti lehine faaliyet gösteren Rum
gizli cemiyetlerinin merkezi İstanbul olmak üzere, Trakya, Ege kıyıları ve
Karadeniz sahillerini ele geçirmeyi hedeflemişlerdi.
Bu çalışma; Asya ile
Avrupa kıtalarının kesişim noktası olarak dünyanın gözdesi ve hedefi haline
gelmiş olan İstanbul’da faaliyet gösteren Rum zararlı cemiyetlerini konu
edinmiştir. Rumların kurduğu gizli cemiyetler irdelenirken bunlardan bilim
dünyasında az bilinenler ya da esamisi duyulmayanlar çalışmanın merkezine
alınmıştır. 1918-1922 yılları arasındaki tarihi kesit çalışmanın zamansal
çerçevesi olarak belirlenmiştir. Çalışmanın mekânsal sınırı olarak İstanbul
merkezli bakış açısıyla, gizli cemiyetler tüm Türkiye coğrafyasına yönelik
faaliyetlerine yer verilmiştir. Rum gizli cemiyetlerinin izledikleri yöntemler,
faaliyetleri, hedefleri ve kimler tarafından yönetildikleri Osmanlı Arşiv
vesikalarına göre incelenmiştir. İstanbul merkezli gizli çalışmalarla
Yunanistan çıkarlarına hizmet eden Rum gizli teşkilatlanmaları, organik ağları
ve zararlı eylemleri tespit edilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Mevcut Sayı |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2018 |
Submission Date | September 18, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 2 Issue: 4 |
The open access statement