Türkiye'deki sosyal bilimler geleneğinin, bazı konularda yerleşik ön kabulleri olduğu söylenebilir. Sanayileşme bunlardan biridir. Özellikle 1923-1950 dönemi, sanayileşme yazını içerisinde devletçi politikaların katı bir şeklide uygulandığı yıllar olarak tasvir edilmektedir. Bu görüşün haklılık payı olmakla birlikte, ayrıntıların analize katılmasını engelleme riski vardır. İşte biz de bu makalede, olabildiğince farklı bakış açılarını hesaba katarak, 1923-1950 arasındaki sanayileşme sürecinin nasıl bir güzergâhta hareket ettiğini anlama çabası içinde olacağız. Makalenin ilk başlığı altında ümmetten ulusa geçişteki kodların anlaşılması maksadı ile Batı deneyimindeki milliyetçilik düşüncesinden hareketle Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesini ve bu felsefenin günümüze kateden düşünsel etkilerini anlatmayı hedeflemekteyiz, ikinci başlığın içinde 1923-1930 yılları arasında genel kabulün dışında uygulamada ortaya çıkangörece liberal politikalara değinerek erken dönem sanayileşme sürecinin homojen bir bütünlük göstermediğini kanıtlamaya çalışacağız. Üçüncü başlık altında 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı sonrası devletin güçlü bir şekilde sanayinin çarklarını döndürmeye başlamasını anlatırken bunun katı bir devletçilik olarak algılanmayacak kadar karmaşık bir süreç olduğunu göstermeye çalışacağız. Sonuçkısmında ise genel bir değerlendirme yaparak makalemizi sonlandıracağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Mart 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 4 Sayı: 1 |