İmam-ı A’zam Ebû Hanife, İslâm düşüncesinde özellikle de kelam ve fıkıh ilminin şekillenmesinde
öncülük etmiştir. Bu açıdan İslâm ilim geleneğinde ciddi anlamda iz bırakmış bir şahsiyetin,
insanoğlunun inanç âleminin en önemli problemi olan marifetullah konusuna yaklaşımı, önem arz
etmektedir. Bu çalışmada Allah’ı bilmek aklî mi yoksa şer’î mi bir sorumluluktur? Kendisine ilahî
mesajın ulaşmayıp Allah’ı bilmeyenin ahiretteki durumu nedir? Marifetullah konusunda taklidin yeri
nedir? Gibi bir takım sorular karşısında Ebû Hanife’nin yaklaşımı tespit edilmeye çalışılmıştır.
Onun, marifetullahı aklî bir sorumluluk olarak kabul ettiği kanısına varılmıştır. Diğer bir ifade ile
onun, aklın yaratılışta Allah’ı bilecek potansiyelde yaratıldığını, dolayısıyla kendisine ilahî mesaj
ulaşmayanların, âlemdeki kevnî ayetler üzerinde akıl yürütmek suretiyle icmalî olarak Allah’ı bilmesi
gerektiğini ileri sürdüğü görülmüştür. Bu düşüncesinin doğal yansıması olarak onun, nazar ve
istidlal ile marifetullaha ulaşmanın gerektiği, dolayısıyla bu hususta taklidin câiz olamayacağı kanaatine
vardığı müşahede edilmiştir. Bu düşüncenin diğer bir yansıması olarak onun, Allah’ı bilmeden
veya tanımadan ölenlerin, ahirette ebedî azaba müstehak olacağı kanısında olduğu anlaşılmıştır.
Bununla beraber İmam Azam’ın, sadece söylemde kalan Allah düşüncesinin yeterli olmayacağını,
doğru bir ilah tasavvuruna bina edilen marifetullah anlayışının te’sis edilmesinin gerekliliğini vurguladığı
görülmüştür. Böylece o, Yahudilerin, Hristiyanların, müşriklerin ve diğer batıl inanç mensuplarının
tanrı tasavvurlarının ve buna bina edilen tanrı bilgisinin hak ve doğru olmadığını ortaya
koymuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | December 27, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 8 Issue: 2 |