Since ancient times, salt, being a very important and valuable substance, has been used as a purification, protection and auxiliary tool. Salt was widely used in sacrificial ceremonies in the pagan period of the Slavs. Salt was sprinkled on the animals to be offered as sacrifices to hurt the pagan gods. In Turkish (Turkic) culture, on the other hand, it is seen that salt is used among shamans and those who make and shed offerings for different spirits (iye). Despite the different historical processes and accepted religions, there are many similarities in terms of the mythical understanding of the Turkic and Slavic peoples. It is possible to say that salt is widely used in birth, marriage, hospitality traditions and magical rituals related to animal husbandry, meteorology and love in both Turks and Slavs. In order to avoid the evil eye, people should have a pinch of salt with them, especially puerperant women, pregnant women, babies, travelers and hunters. Apart from this, there is no doubt that the combination of two valuable elements, bread and salt, forms the basis of various rituals and traditions in both cultures. Salt-bread is a verbal complex as well as an objective complex. The expression known as the right to salt and bread in Turkish culture emphasizes the importance and value of these two elements. In Slavic culture, the expression "хлеб-соль" (bread-salt) generally means food, and it is one of the most important symbols of hospitality. In addition, the concept of "etymological magic" (этимологическая магия), which was not used before in Turkish (Turkic) folklore, will be mentioned in the study. The concept of salt will be discussed in terms of its use, place and functions in various rituals and practices known among the Turkic and Slavic peoples.
Eski yıllardan beri tuz, çok önemli ve değerli bir madde olmakla birlikte arındırma, koruma ve yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Slavlarda pagan döneminde tuz, kurban merasimlerinde yaygın bir şekilde yer almaktaydı. Pagan tanrılarının gözüne girmek için kurban olarak sunulacak hayvanlar üzerine tuz atılırdı. Türk kültüründe ise tuzun, şamanlar ve farklı iyelere yönelik saçı yapıp saçanlar arasında kullanıldığı görülmektedir. Farklı tarihi süreçlere, kabul edilmiş dinlere rağmen Türk ile Slav halklarının mitik anlayışları açısından büyük sayıda benzerlikler mevcuttur. Hem Türk hem Slavlarda tuzun doğum, evlenme, misafir ağırlama geleneklerinde ve hayvancılıkla, hava, aşk ile ilişkin büyüsel ritüellerde yaygın bir şekilde kullanıldığını söylemek mümkündür. Nazar değmesin diye özellikle lohusalar, hamile kadınlar, bebekler, yolcu ve avcıların bir çimdik tuzu yanında bulundurmaları gerekirdi. Bunun dışında iki kültürde ekmek ile tuz olmak üzere iki değerli unsurun birleşmesi çeşitli ritüel ve geleneklerin temelini oluşturmaktadır. Tuz-ekmek sözel kompleks olduğu gibi, nesnel kompleks olarak da yer almaktadır. Türk kültüründe tuz-ekmek hakkı şeklinde bilinen ifade bahsi geçen bu iki unsurun önemini ve değerini vurgulamaktadır. Slav kültüründe de “хлеб-соль”(ekmek-tuz) ifadesi genel olarak yemek anlamına gelirken misafirperverliğin de en önemli sembollerinden biridir. Bunun yanı sıra çalışmada Türk halkbiliminde önceden kullanılmayan “etimolojik büyü” (этимологическая магия) terimine değinilecektir. Tuz kavramı, Türk ve Slav halkları arasında bilinen çeşitli ritüellerde ve uygulamalarda kullanımı, edindiği yer ve fonksiyonları açısından ele alınıp işlenecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Folklore |
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2022 |
Submission Date | January 23, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 7 |