Purpose: This study aims to examine the semiotic dimensions of ashura and halva traditions, which hold significant importance in Turkish culture, particularly in the context of sharing and mourning metaphors. The research seeks to reveal how these two traditional desserts function beyond mere food items, playing crucial roles in the transmission of social memory, construction of collective identity, and ritualization of complex emotions. Drawing from Barthes' semiotic approach and Lévi-Strauss's structural anthropology perspective, the study analyzes how ashura and halva function as cultural signs.
Methodology: The research is based on a comprehensive literature review. Systematic searches were conducted in academic databases such as JSTOR, EBSCO, DergiPark, YÖK Thesis Center, and Google Scholar using keywords like "ashura," "halva," "ritual foods," "mourning foods," "sharing culture," and "semiotics." Academic works published between 2000-2025 were examined, with particular focus on research addressing the cultural dimensions of ashura and halva and studies analyzing food culture through a semiotic approach. Thematic analysis, comparative cultural analysis, and semiotic reading techniques were used for data analysis.
Findings: The research found that ashura's multi-component structure symbolizes social diversity and unity. The tradition of distributing ashura strengthens neighborhood relations and social solidarity, while its connection to Muharram month rituals demonstrates the intertwining of religious and cultural dimensions. Halva exhibits a complex semiotic structure as a metaphor for mourning, with its post-death distribution containing the paradox of balancing a painful event with a sweet offering. During the modernization process, both desserts have undergone transformation in their semiotic meanings, acquiring new layers of meaning through urbanization and digitalization. Social media has reshaped the representations and meanings of these desserts, while the search for nostalgia and authenticity has revitalized interest in traditional values.
Practical Implications: The study offers important implications for the preservation and sustainability of cultural heritage. It recommends including ashura and halva traditions in UNESCO's Intangible Cultural Heritage list and organizing events to keep these traditions alive through collaboration between local governments and non-governmental organizations. Developing educational programs addressing the semiotic dimensions of gastronomic culture in educational institutions can contribute to the conscious transmission of cultural heritage. Additionally, effective use of digital platforms for promoting and sustaining these traditions can serve to preserve local values in the age of globalization.
Originality/Scientific Contribution: This study makes original contributions to the fields of gastronomic anthropology and cultural semiotics. It demonstrates the necessity of an interdisciplinary approach in analyzing the symbolic meanings of foods and shows how local culinary practices can be analyzed within the framework of universal semiotic theories. By applying Roland Barthes' food semiotics approach to the Turkish cultural context, it fills an important gap in the literature and illuminates the complex relationship between food culture, social memory, identity construction, and ritual practices. The study also contributes to understanding the dynamics of cultural continuity and change by examining the transformation of traditional food practices during modernization from a semiotic perspective.
Amaç: Bu çalışma, Türk kültüründe önemli yer tutan aşure ve helva geleneğinin semiyotik boyutlarını, özellikle paylaşım ve yas metaforları bağlamında incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, bu iki geleneksel tatlının sadece birer yiyecek olmaktan öte, toplumsal hafızanın aktarımında, kolektif kimliğin inşasında ve karmaşık duyguların ritüelleştirilmesinde üstlendikleri rolleri ortaya koymayı hedeflemektedir. Çalışma, Barthes'ın semiyotik yaklaşımı ve Lévi-Strauss'un yapısal antropoloji perspektifinden hareketle, aşure ve helvanın kültürel göstergeler olarak nasıl işlev gördüğünü analiz etmektedir.
Yöntem: Araştırma, kapsamlı bir literatür taraması yöntemine dayanmaktadır. JSTOR, EBSCO, DergiPark, YÖK Tez Merkezi ve Google Scholar gibi akademik veri tabanlarında "aşure", "helva", "ritüel yemekler", "yas yemekleri", "paylaşım kültürü", "semiyotik" gibi anahtar kelimelerle sistematik taramalar gerçekleştirilmiştir. 2000-2025 yılları arasında yayımlanmış akademik çalışmalar incelenmiş, özellikle aşure ve helvanın kültürel boyutlarını ele alan ve semiyotik yaklaşımla yemek kültürünü inceleyen araştırmalar değerlendirmeye alınmıştır. Verilerin analizinde tematik analiz, karşılaştırmalı kültürel çözümleme ve semiyotik okuma teknikleri kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda, aşurenin çok bileşenli yapısının toplumsal çeşitlilik ve birlik sembolizmine işaret ettiği tespit edilmiştir. Aşure dağıtma geleneğinin komşuluk ilişkilerini ve toplumsal dayanışmayı güçlendirdiği, Muharrem ayı ritüelleriyle bağlantılı olarak dinî ve kültürel boyutların iç içe geçtiği belirlenmiştir. Helvanın ise yas metaforu olarak karmaşık bir semiyotik yapı sergilediği, ölüm sonrası dağıtımının acı bir olayın tatlı bir ikramla dengelenmesi paradoksunu içerdiği görülmüştür. Modernleşme sürecinde her iki tatlının da semiyotik anlamlarının dönüşüme uğradığı, kentleşme ve dijitalleşmenin etkisiyle yeni anlam katmanları kazandığı saptanmıştır. Sosyal medyanın bu tatlıların temsillerini ve anlamlarını yeniden şekillendirdiği, nostalji ve otantisite arayışının ise geleneksel değerlere yönelik ilgiyi canlandırdığı belirlenmiştir.
Pratik Çıkarımlar: Çalışma, kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilirliği için önemli çıkarımlar sunmaktadır. Aşure ve helva geleneklerinin UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesine dahil edilmesi, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle bu geleneklerin yaşatılmasına yönelik etkinliklerin düzenlenmesi önerilmektedir. Eğitim kurumlarında gastronomi kültürünün semiyotik boyutlarını ele alan programların geliştirilmesi, kültürel mirasın bilinçli bir şekilde aktarılmasına katkıda bulunabilir. Ayrıca, dijital platformların bu geleneklerin tanıtımı ve sürdürülmesi için etkin kullanımı, küreselleşme çağında yerel değerlerin korunmasına hizmet edebilir.
Özgünlük/Bilimsel Katkı: Bu çalışma, gastronomi antropolojisi ve kültürel semiyotik alanlarına özgün katkılar sunmaktadır. Yiyeceklerin taşıdığı sembolik anlamların çözümlenmesinde disiplinler arası bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya koymakta ve yerel mutfak pratiklerinin evrensel semiyotik kuramlar çerçevesinde analiz edilebileceğini göstermektedir. Roland Barthes'ın yemek semiyotiği yaklaşımını Türk kültür bağlamına uygulayarak literatürdeki önemli bir boşluğu doldurmakta ve yemek kültürünün toplumsal hafıza, kimlik inşası ve ritüel pratiklerle olan karmaşık ilişkisini aydınlatmaktadır. Çalışma ayrıca, modernleşme sürecinde geleneksel yemek pratiklerinin geçirdiği dönüşümü semiyotik bir perspektifle ele alarak, kültürel süreklilik ve değişim dinamiklerini anlamaya katkı sağlamaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Gastronomy, Cookery |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2025 |
Submission Date | June 27, 2025 |
Acceptance Date | July 29, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 1 Issue: 2 |
. KOJTOR is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License . KOJTOR adopts the principles published as open access by Committee on Publication Ethics (COPE) |