Günümüzde ekolojiyle beraber ekolojiye yönelik bilinç de giderek önem kazanmaktadır. Doğa ve insanla kültür arasındaki ilişkiye dikkat çeken araştırmalarla akademik ve sanatsal eserler konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayarak bu konudaki bilincin gelişmesine katkı sunmaktadır. Sinema ekolojik sorunlar karşısında ekosinema kavramını türetmiş ve ekoeleştiri perspektifinden bu konudaki tartışmaları ekrana taşımaktadır. Bu çalışma, Semih Kaplanoğlu’nun 2017 yapımı distopik Buğday filminde Türk halk kültürünün ekolojik açıdan halk bilimsel unsurlarını, doğa ile kurulan bağlantıyı, tarımsal uygulamaları ve sürdürülebilir bir yaşam tarzını ele almaktadır. Filmde kültürel uygulamalar açısından doğa ile insan ilişkisi ve toplumsal dinamikler ekoeleştiri kuramı üzerinden disiplinlerarası bakış açısıyla incelenmekte ve içerik çözümlemesi yapılmaktadır. Halk bilgisi bağlamında ekoeleştirel açıdan film, içerik analiz yöntemiyle hikâye yapısı, görsel metaforlar, müzik, renk paleti gibi içerikler Türk kültüründeki ağaç, su, ateş gibi unsurlar üzerinden değerlendirilmektedir. Tarım, filmde ekosistemin bir parçası olarak işlenir ve doğayla uyum içinde geçen bir yaşamı temsil eder. Buna karşılık modern endüstriyel tarımın getirdiği çevresel sorunlara karşı geleneksel yöntemlerin sürdürülebilirliğini vurgular. Filmde toprağın, ağacın, suyun, tohumun önemi ve ekosistemdeki dengeleri görsel olarak da işlenmektedir. Toprakla kurulan bağ, ekolojik denge ve sürdürülebilirlik üzerinden anlatılır. Ana karakterin buğday tarlasında çalışması, doğanın bir parçası olarak tarımın filmin ana temalarından biri olması, geleneksel tohum kullanımı ve ekolojik duyarlılığın geleneksel yöntem üzerinden aktarılması dikkat çekicidir. Ekolojik sorunların eleştirisi yapılırken kimyasal gübre kullanımı ve genetik olarak değiştirilmiş tohumların yaygınlaşmasının çevresel etkilerine vurgu yapar. Film, ekolojik ve kültürel unsurları birleştirerek toplumsal hayatın sadece ekolojik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir dokuya da sahip olduğunu göstererek insan ve doğa ilişkisini bir denge içerisinde vermeye çalışmaktadır.
Recently, along with ecology, awareness of ecology has become increasingly important. Research and scientific and artistic works that focus on the relationship between nature, human and culture contribute to the development of awareness by providing a better understanding of the subject. In the face of ecological problems, cinema has coined the concept of ecocinema, bringing discussions on the subject to the screen from the perspective of ecocriticism. This study deals with the ecological folkloric elements of Turkish folk culture, the connection with nature, agricultural practices, and a sustainable lifestyle in Semih Kaplanoğlu’s 2017 dystopian film “Grain”. In the film, the relationship between nature and humans and the social dynamics in terms of cultural practices are examined from an interdisciplinary perspective through ecocritical theory and content analysis. In the context of folklore, from an ecocritical perspective, the film is evaluated through content analysis method, content such as story structure, visual metaphors, music, color palette, through elements such as trees, water and fire in Turkish culture. Agriculture is treated as part of the ecosystem in the film and represents a life in harmony with nature. On the other hand, it emphasizes the sustainability of traditional methods against the environmental problems caused by modern industrial agriculture. The importance of soil, trees, water and seeds and their balance in the ecosystem are also visually depicted in the film. The connection with the soil is explained in terms of ecological balance and sustainability. The film highlights the main character’s work in a wheat field and explores the theme of agriculture as a part of nature. It conveys the importance of using traditional seeds and ecological sensitivity through traditional methods. The film also criticizes ecological problems, emphasizing the environmental effects of chemical fertilizers and the spread of genetically modified seeds. The film attempts to balance the relationship between humans and nature by combining ecological and cultural elements. It demonstrates that social life has not only an ecological texture but also a social and cultural one.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Folklore in the Türkiye Field, Screen and Digital Media (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 18, 2024 |
Submission Date | December 29, 2023 |
Acceptance Date | February 24, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 17 Issue: 45 |