İslamiyette hukuk kaynakları dört tanedir ve bunlar Kitap, sünnet, icma-i ümmet ve kıyastır. İcma-i ümmet, islam hukukçularının din buyruklarıyla ilgili bir sorunun çözümüne ilişkin görüşleridir. Sosyal güvenlik sistemi de bu dört hukuk kaynağına dayanır. Bu nedenle islamiyette sosyal güvenlik sistemi ihtiyaç sahiplerinin gereksinimlerini karşılamaktan ziyade bireyin dinin buyruklarını yerine getirmesine odaklanmıştır. Başka bir deyişle İslam’da sosyal güvenliğin amacı muhtaçlara yardım ederek dinin yükümlülüklerini yerine getirmek, diğer taraftan da zenginliğin sınırlarını çizmektir. İslamiyette sosyal güvenliğin temel ilkeleri müslümanlar arası kardeşlik ve dayanışma, cemaat içinde yaşama ve sos- yal adalettir. Toplum içinde sosyal güvenliği sağlamakla yükümlü olanlar aile üyeleri, zekat verenler ve beytülmal olarak bilinen devlet hazinesidir.
Toplumda sosyal güvenliği sağlayan kurumlara gelince; bunlar nafaka, zekat, yardımlaşma sandığı, akile ve vakıf müesseseleridir. Anadolu’da 12.-17. yüzyıllar arasında esnaf ve zanaatkarlar tarafından kurulan Ahilik Örgütlenmesi ve özel vakıflar sosyal güvenliğin güçlendirilmesine önemli katkılar sağlamıştır. Yine de bir zamanlar başarılı olmuş İslami sosyal güvenlik düzeni, insanlarının ihtiyaçlarının oldukça çeşitli olduğu günümüzün gelişmiş toplumlarında uy- gulanmaya müsait değildir. Bu nedenle günümüzün modern sosyal güvenlik sistemi daha çok hümanist bakış açısına dayanır ve günümüzde İslami sosyal güvenlik kurallarından daha geçerlidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 20 Sayı: 1 |