21. yüzyılda dahi, kadınlar, hakim yapı
içerisinde biyolojik kimlikleri gerekçe gösterilerek bir takım ön yargılara ve
ayrımlara tabi tutularak profesyonel yaşamda ikincilleştirilmektedirler.
Gözetilen bu ayrımın rasyonel ve etkin olup olmadığı literatürde sıklıkla
tartışılan konular arasında yer almaktadır. Özellikle 18. yüzyılda kadının
yönetim alanına girmesiyle başlayan bu tartışmalar doğrultusunda feminist
kuramın geliştirmiş olduğu karşı argümanlar kadınların, maskülen nitelik
gerektirdiği öne sürülen işlerde en az erkekler kadar verimli olabileceğini
ortaya koymaktadır. Söz konusu argümanlar kemikleşmiş ön yargıların gelişmişlik
düzeyi her ne olursa olsun tüm toplumlarda kadınların lehine değiştirilmesinin
önemini vurgulamaktadır.
Bu çalışmada ataerkil dünya düzeninin yol
açtığı toplumsal cinsiyet ayrımı sorunu ele alınmaktadır. Örgütsel yapı dahilinde kadınların neden
yönetici pozisyonunda aktif olarak yer alamadıklarını açıklayan cam tavan
sendromu, Akerlof ve Kranton'un, Economics
and Identity (İktisat ve Kimlik) adlı makalelerinde geliştirdikleri model
çerçevesinde yeniden irdelenmektedir. Bu perspektif doğrultusunda kadınların
karşı karşıya kaldıkları cam tavanların kırılması için hukuki düzenlemelerin ve
yaptırımların önemi ortaya konmaktadır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği cam tavan sendromu oyun teorisi iktisat ve kimlik
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2 Sayı: 2 |