Doğu Roma İmparatorluğu ve Osmanlı Devleti’nin başkenti olan ve tarihî coğrafya olarak Haliç, Marmara denizi ve surların çevrelediği yarımadayı işaret eden İstanbul’da bilinen en eski sur, ünlü tarihçi Plinius’un bahsettiği, Sarayburnu’nda kurulmuş olan Lygos kentine ait olduğu bilinmektedir. M.Ö. 7. yüzyılda, yine aynı yerde, Hellas’tan gelen Dor kökenli Megaralılar, Byzantion denilen ikinci bir yerleşim yeri kurmuşlardır. Byzantion şehri, gerek Trakyalı komşularına, gerekse de Anadolu'dan ya da denizden gelen düşmanlarına karşı savunma amacıyla sonradan takviye edilse de, daha ilk yıllardan itibaren surlarla çevrilmek zorunda kalmıştır. Nitekim Akropolis, kendi surlarına daha geç bir dönemde kavuşmuştur. Dolayısıyla kentsel yaşamın sürekliliği ve güvenilir olması, surların sağlamlığıyla alakalıydı. Üç tarafı denizlerle kuşatılan şehrin istila edilmesi tehlikesinin en çok hissedildiği yerler kara tarafıydı. Bu nedenle tüm kara surlarına daha çok önem verilmiş ve çift sur sistemi, hendeklerle desteklenmişti. Bu makalede Kara Surları; tarihi ve arkeolojik açıdan incelenerek tarihi süreç içerisinde değerlendirilmiştir.
Kara Surları İstanbul Surları Megaralılar Doğu Roma Bizans Land Walls Istanbul Walls Megarians Eastern Rome Byzantium
Teşekkür ederim iyi çalışmalar dilerim.
It is known that the oldest known city wall in Istanbul, within the borders of the Golden Horn, Marmara Sea and the peninsula surrounded by the walls, as the capital of the Eastern Roman Empire and the Ottoman Empire, as a historical geography, belongs to the city of Lygos, which was founded in Sarayburnu, which the famous historian Plinius mentioned. In the 7th century B.C., the Megarians of Doric origin, who came from Hellas, established a second settlement called Byzantion in the same place. Although the city of Byzantion was later reinforced for the purpose of defense against its Thracian neighbors and its enemies coming from Anatolia or from the sea, it had to be surrounded by walls from the very first years. As a matter of fact, the Acropolis gained its walls at a later period. Therefore, the continuity and reliability of urban life were related to the strength of the walls. The places where the danger of invasion of the city, which was surrounded by seas on three sides, was felt the most, was the land side. For this reason, all the land walls were given more importance and the -double wall- system was supported by ditches. In this article, land walls; it has been examined in historical and archaeological terms and evaluated in the historic process.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 26, 2022 |
Submission Date | June 7, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 5 Issue: 2 |
Articles published in Ortaçağ Araştırmaları Dergisi are licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY-NC 4.0). Ortaçağ Araştırmaları Dergisi provides immediate open-access to its content, reflecting its conviction in advancing global knowledge exchange. The opinions presented in the articles are the sole responsibility of their respective authors and do not present the view or opinions of Ortaçağ Araştırmaları Dergisi. Terms of Use & Privacy Policy