Salgınlar konusunda, önceki dönemlere kıyasla, insanlık tarihinin son 50 yıllık döneminin rahat atlatıldığı üzerine yetkili otoriteler tarafından genel bir görüş birliğine varılmış durumdadır. Bu durumun, Risk Yönetimi ve Sakınım Planlaması konularında ‘hazırlıklı olma’ halinden uzaklaşılmasına neden olduğu açıktır. Ayrıca, günümüzde karşı karşıya kalmış olduğumuz Covid-19 salgınında yaşanan kayıpların bu rahatlama halinin öngörülen bedelleri olarak ortaya çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır. Farklı tarihsel dönemlerde Atina, Meksika, Roma, Londra, Paris, İstanbul gibi hem nüfus yoğunluğu ve yapılaşma dinamikleri hem de idari ve ekonomik açılardan bulunduğu coğrafyada ön plana çıkan kentlerde gözlenen salgınlarla (tifo, kolera, veba, sıtma, çiçek salgını, vb.) kıyaslandığında, günümüzde insanlığın gelmiş olduğu gelişmişlik ve farkındalık seviyesiyle salgın hastalıklarla mücadele konusunda daha dirençli, doğru yöntemler kullanarak halk sağlığının kentsel alanlarda ivedilikle tahsis edilmesi, toplumsal bilinç ve farkındalık konularına daha hakim olması beklenmektedir. Dünya çapında farklı uzmanlık alanlarında yapılan pek çok araştırmanın ortaya koyduğu üzere, milattan önceki dönemlerden günümüze gelen süreçte salgınlar özellikle nüfusun yoğun ve kalabalık biçimde yaşadığı kentsel alanlarda yalnızca halk sağlığını tehdit eden bir unsur olmamıştır. Aynı zamanda, kentlerin sosyal, ekonomik, çevresel ve idari yapıları ile tarihsel süreçteki rollerine etki eden önemli bir dönüm noktası niteliği taşıdığı da görülmektedir. Öyle ki, yaklaşık 200 yıl önce dünya genelinde kırsal alanın terk edilmesiyle başlayan kente göç hareketi ve dolayısıyla kentsel yaşam beklentisi günümüzde tam tersi yönde eğilimleri ortaya çıkarmıştır. Bunun temel nedeni, kentsel yaşantının tüm sanitasyon ve halk sağlığı sorunlarının birincil kaynağı olduğunun farkına varılmasıdır. Peki, tarihsel süreç içerisinde pek çok salgın tecrübesinin doğal bir sonucu olarak gelişen farkındalık ve salgınlar gibi beşeri afetler karşısında öğrenilen ‘hazırlıklı olma’ halinin kentsel alanlara yansımaları nasıl olmuştur? Çalışmanın temel amacı, bu soruya tatmin edici ve günümüzde yaşanmakta olan Covid-19 salgınının olası kayıplarının azaltılması adına mekansal organizasyona yönelik çözüm niteliği taşıyan yanıtlar bulmaktır. Akademik yazında kamusal alanların önemine, toplum yaşantısında sosyal mesafenin gerekliliğine, yapı nizamlarından donatıların dağılımına kadar pek çok fiziksel müdahaleye duyulan ihtiyaca ve kentsel açık – yeşil alanların niceliksel ve niteliksel yetersizliğine vurgu yapan çalışmalar ile bu çalışmanın ortak paydası, kent planlamanın bu tür beşeri afetlerde etkin ve çözüm odaklı bir yaklaşım geliştirebilme potansiyeli taşımasıdır. Ayrıştığı temel husus ise, önceki dönemlerde salgınlar ve etkilerine yönelik farklı uzmanlık alanlarında (Epidemiyoloji, Halk Sağlığı, Enfeksiyon Hastalıkları, Tarih, Ekonomi, vb.) yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen bulgulardan yararlanılarak yapılan tek yönlü değerlendirmelerin aksine, bu çalışmada salgınların kentsel alandaki yansımalarının çok yönlü biçimde ele alınacak olmasıdır.
As a comparison between previous periods and nowadays, a general consensus has been reached by the authorities that the last 50-year period of humanity's history has been comfortably survived in terms of struggling with disease. It is clear that this situation has led to a shift away from ‘being prepared’ for Risk Management and Emergency Planning. Moreover, it would be wrong to say that the losses experienced in the Covid-19 epidemic that humanity has to face recently have emerged as the prices for this relief. The main expectation related to struggling with epidemics (typhoid, cholera, plague, malaria, smallpox epidemic, etc.) is to be more dominant with the level of development and awareness that humanity has come to today. This struggle will be tilted at being more resilient in face of epidemics, the rapid allocation of public health in urban areas and the social awareness issue. The comparison between today’s instruments and previous instruments in struggling with disease is significant to comprehend the importance of struggle with epidemics especially in the prominent cities (Athens, Mexico City, Rome, London, Paris, Istanbul, etc.) due to their dense population, construction dynamics, administrative role and also economic conditions. As many studies conducted in different disciplines around the world have shown, epidemics have not only been a threat to public health especially in urban areas where dense population and crowd exist in the period from before B.C. to the present day. At the same time, it is seen that epidemics are the milestones that affect their social, economic, environmental and administrative structures and their role in the historical process. In fact, the trends related the movement of migration from rural to urban areas and also urban life expectancy has revealed in the opposite direction today on the contrary of trends about 200 years old. The main reason for this shifting is the realization that urban life is the primary source of all sanitation and public health problems. So, how do the awareness which is developed as a natural result of many epidemic experiences in the historical process and the condition of ‘being prepared’ which is learned in the face of anthropogenic disasters reflect on urban areas? The main goal of this study is to find satisfactory answers for this question and also solutions in order to reduce the possible losses of the Covid-19 epidemic. The common ground of this study and other studies is that urban planning discipline has a potential to develop an operative and solution-oriented approach. The context of these other studies includes the importance of public space, the social distance in community life, the planning applications (the building regulations, the distribution of urban facilities, etc.) and also the inadequacy of open and green areas qualitatively and quantitatively. On the other hand, the differentiating ground of this study and other studies is that the multilateral approach to the reflections of epidemics in urban areas in this study. According to the findings of other studies, it can be said that many one-way assessments are made related to the effects of epidemics’ in different disciplines (Epidemiology, Public Health, Infectious Diseases, History, Economics, etc.) in the previous period.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Architecture |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2021 |
Acceptance Date | December 28, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |