Bu çalışmanın amacı, James Joyce’un Ulysses romanının Penelope başlıklı son bölümünün kronolojik sırayla Murat Belge, Nevzat Erkmen ve Armağan Ekici tarafından yapılmış Türkçe çevirilerinin karşılaştırılmalı olarak incelenmesidir. Bu bölümün özellikle seçilmesinin pek çok farklı nedeni bulunmaktadır. Öncelikle Penelope bölümü, Dorrit Cohn’un da belirttiği üzere özerk monolog (autonomous monologue) türünün bir “locus classicus”u, yani “türünün en ünlü ve en kusursuz örneği’’ (Cohn, 2008: 229) olarak tanımlanmaktadır. Bu bölüm baştan sona birinci şahıs anlatıcı tarafından kurgulanmış olup, üçüncü şahıs anlatısı olarak bilinen yazarlı anlatıyı tamamen dışarıda bırakmakta; bilinç akışı tekniğine özgü olarak dış dünyaya ait çağrışımları asgari düzeyde tutmak suretiyle sadece iç dünya tarafından yönetilen bağımsız, kendi kendine ayakta duran özerk metin örneği oluşturmaktadır. Buna ek olarak, özellikle Hélène Cixous başta olmak üzere bazı feminist kuramcılar, Joyce’un Penelope bölümü ile écriture féminine (dişil yazın) türünün ilksel örneğini oluşturduğunu ileri sürmüşlerdir. Diğer yandan Penelope bölümü geceyi, uyku halini ve kesintisiz, akışkan bilinci temsil etmekte ve böylelikle Joyce’un diğer şaheseri sayılan Finnegan Uyanması romanına geçişin habercisi olmaktadır. Edebiyat tarihinin en ünlü kadınına ait en çok bilinen monolog olması ise, bu bölümü özel kılan diğer bir nedendir. Bu çalışmada genel çerçeve olarak Penelope bölümünün önemine ve bölümün yapısal ve dilsel özelliklerine değinildikten sonra, bölümün üç farklı çevirmen tarafından yapılmış çevirileri göndergesel olmayan muğlak zamir sistemi ile müstehcen dil kullanımı bağlamlarında değerlendirilecektir.
This study aims to compare the Turkish translations of the last chapter of James Joyce’s Ulysses, i.e., Penelope in chronological order by Murat Belge, Nevzat Erkmen, and Armagan Ekici. There are many different reasons why this section was specifically chosen. First of all, the Penelope episode is described as a “locus classicus” of the autonomous monologue, as Dorrit Cohn puts it, “the most famous and most perfect example of its kind” (Cohn, 2008: 229). This chapter is constructed from beginning to end by the first-person narrator, leaving out entirely the authorial narrative; it provides an example of independent, self-standing autonomous text governed only by the inner world and by keeping the connotations of the outside world to a minimum, as is typical of the stream of consciousness technique. In addition, some feminist theorists, notably Hélène Cixous, have suggested that Joyce set the first example of the écriture féminine with the Penelope episode. On the other hand, the Penelope episode represents the night, dream state, and the continuous, fluid consciousness, thus heralding the transition to Joyce’s other masterpiece, Finnegans Wake. Another reason that makes this episode so particular is that it is the most well-known monologue of the most famous woman in the history of literature. In this study, after the discussion of the importance and the structural and linguistic features of the Penelope episode as a general framework, the translations of the section by three different translators will be evaluated in the context of non-referential and ambiguous pronoun system and obscene language usage.
Translation non-referential pronoun system obscene language use autonomous monologue Ulysses Penelope
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Linguistics |
Journal Section | Translation and interpreting |
Authors | |
Publication Date | June 21, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 19 |