Almanya’da yaşayan Türk göçmenlerin özelliklerinin
kesin çizgilerle sınıflandırılmasının, yazınsal eserlere aynı ölçüde yansıyıp
yansımadığının araştırılacağı bu çalışmada, üçüncü kuşak yazarlardan olan Melda
Akbaş’ın “Dilediğim Gibi - Cami ve Mini Etek Arasındaki Hayatım” adlı eseri örneklem
olarak seçilmiştir. Bu çalışma hazırlanırken, bazı internet sayfaları, makale
ve kitaplardan kaynak olarak yararlanılmıştır. Öncelikle yazarın biyografisi,
daha sonra ise eserinin okuyucuya ne aktardığından bahsedilmiştir. Türk kökenli
yazar olan Melda Akbaş’ın otobiyografik eserinde, gerçekte hangi ülkeye ait
olduğu sorusu temelinde oluşan içsel çatışmaları yansıtılmıştır. Bu
çatışmalarını yansıtırken, Türk ve Alman toplumları olmak üzere her iki tarafa
da eşit mesafede durmaya çalışıp nesnelliğini korumuştur. Çalışmanın odak
noktası olan kuşak izleri konusunda ise eser içerisinde bazı bulgulara
rastlanmıştır. Kendi kuşağı olan üçüncü kuşağın izlerinin yanı sıra ikinci
kuşağın izlerine de bu eserde rastlamak mümkündür. Öyle ki, ikinci kuşak
göçmenlerin kimlik kaygısı, aynı şekilde Melda Akbaş tarafından da dile
getirilmiştir. Bu yazıda, Türk-İslam kültürü ile yetişmiş olduğu Alman kültürü
arasında kaldığı, aslında hangisinin doğru olduğunu sorguladığı durumları
okuyucuya aktaran Melda Akbaş’ın eseri temel alınarak, yazınsal eserlerde
kuşakların izlerinin çok keskin olmadığı, dolayısıyla daha genel
değerlendirilmesi gerektiği düşüncesi kanıtlanmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 11 Nisan 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |