Bilgi toplumuna geçişle birlikte, ekonomik büyümenin ve rekabet avantajının temel kaynağı, maddi ve finansal varlıklardan ziyade bilgi temelli unsurlar haline gelmiştir. Bu bağlamda, örgütlerin sürdürülebilir başarısı için entelektüel sermaye önemli bir stratejik kaynak olarak ortaya çıkmaktadır. Entelektüel sermaye, organizasyonların sahip olduğu maddi olmayan varlıkları, yani bilgi, deneyim, ilişkiler ve yapısal unsurları ifade etmektedir. Bu kavram, ilk kez 1960'larda John Kenneth Galbraith tarafından tanımlanmış ve 1990'lı yıllarda bilgi teknolojilerinin gelişimiyle birlikte akademik literatürde daha derinlemesine incelenmeye başlanmıştır. Entelektüel sermaye, üç ana bileşenle değerlendirilir: insan sermayesi, yapısal sermaye ve ilişkisel sermaye.
Üç bileşenin birbirleriyle etkileşimli bir yapıda olması, örgütlerin içsel gelişimini ve dış çevreye karşı rekabet avantajı elde etmelerini sağlar. İnsan sermayesinin, yapısal sermaye ile desteklenmesi ve ilişkisel sermayenin etkin bir şekilde yönetilmesi, örgütlerin sürdürülebilir rekabet avantajını elde etmesinde kritik rol oynamaktadır.
Entelektüel sermayenin örgütler için önemi, yalnızca bilgi üretimiyle sınırlı kalmaz; aynı zamanda stratejik planlama, inovasyon kapasitesinin artırılması ve rekabetçi pozisyonların güçlendirilmesi gibi alanlarda da kendini gösterir. Sonuç olarak, entelektüel sermayenin yönetimi, modern organizasyonların stratejik başarısını şekillendiren temel unsurlardan biri haline gelmiştir.
Çalışmamıza değerli görüşleriyle katkı sağlayan ve desteklerini esirgemeyen OSTİM Teknik Üniversitesi Genel Sekreteri Dr. Turan Şişman hocamıza en içten şükranlarımızı sunarız.
With the transition to the knowledge society, the primary source of economic growth and competitive advantage has shifted from tangible and financial assets to knowledge-based elements. In this context, intellectual capital has emerged as a crucial strategic resource for the sustainable success of organizations. Intellectual capital refers to the intangible assets possessed by organizations, such as knowledge, experience, relationships, and structural elements. This concept was first defined by John Kenneth Galbraith in the 1960s and has been more thoroughly examined in the academic literature since the development of information technologies in the 1990s. Intellectual capital is evaluated through three main components: human capital, structural capital, and relational capital.
The interactive structure of these three components enables organizations to achieve internal development and gain a competitive advantage over the external environment. The support of human capital by structural capital and the effective management of relational capital play a critical role in organizations' ability to obtain sustainable competitive advantage.
The importance of intellectual capital for organizations is not limited to the production of knowledge; it also manifests itself in areas such as strategic planning, enhancing innovation capacity, and strengthening competitive positions. As a result, the management of intellectual capital has become one of the key elements shaping the strategic success of modern organizations.
We extend our sincere gratitude to Dr. Turan Şişman, Secretary General of OSTİM Technical University, for his valuable insights and unwavering support that significantly contributed to the development of our study.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Politika ve Yönetim (Diğer) |
Bölüm | Derleme Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 1 Ekim 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ekim 2025 |
Gönderilme Tarihi | 12 Haziran 2025 |
Kabul Tarihi | 1 Ekim 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 7 Sayı: 18 |