Ahmet Hamdi Tanpınar has played a central role in almost every discussion regarding Turkish modernization. During his lifetime, Tanpınar did not receive the attention he desired. He was later embraced by different factions, but it was not until the 2000s that he received the recognition he deserved. In the years following, his aesthetic qualities, intellectual contributions, and literary value have been acknowledged, and the number of critiques and analyses has increased. However, during the debates about whether Tanpınar is conservative or modern, the image of Tanpınar has sometimes been overlooked. Researchers who are aware of this image have been able to focus on Tanpınar’s quest and desire for wholeness. Recognizing that the core issue in Tanpınar’s work is the search for self allows us to understand his relationship with modernism as well. Tanpınar, grappling with the concern for self-consciousness, sought to understand and construct his identity by viewing himself from a distance. His desire for wholeness, associated with the anxiety of viewing from afar and seeing the entirety, can be seen as a reflection of Tanpınar’s dream of completeness, which ultimately turned into a tragedy of incompleteness. At this point, the intellectual's concerns within Turkish modernization emerge—namely, the issues of incompletion, inadequacy, and the resulting tragedy. Tanpınar reinterpreted this tragedy within the realms of transcendence and grandeur. In his unfinished novel, Aydaki Kadın, Tanpınar addressed the issue of self-consciousness and the figure of the incomplete/inept writer through the character of Selim, who is unable to complete his novel, thus embedding a continuity that will last indefinitely. It is possible to characterize Tanpınar’s perception of modernism as “aesthetic” or “cultural modernism.” By grappling with the issue of self-consciousness and striving to transcend time, and attempting to establish the present in conjunction with the past and the future, Tanpınar achieved this by weaving his life and art together. Thus, he claimed that cultural modernism and the construction of self-consciousness can be framed as an ongoing process of incompletion. Fragmentation, division, and incompleteness, in this sense, signify plurality. This study argues that the plurality within Tanpınar’s world is continually sought after to achieve an exalted and transcendent status.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk modernleşmesi üzerine yapılacak hemen her tartışmanın başrolü olmuştur. Tanpınar’a yaşarken istediği ilgi gösterilmemiştir. Sonrasında farklı cenahlar tarafından benimsenmiş ancak 2000’li yıllara gelindiğinde ona istediği değer verilmiştir. Bu yıllardan sonra estet oluşu, fikir adamlığı ve edebi değeri görülmüş, eleştirilerin ve incelemelerin sayısı artmıştır. Bir Tanpınar imgesinin olduğu, onun muhafazakâr mı yoksa modern mi olduğu tartışmaları esnasında gözden kaçırılmıştır. İmgenin farkında olan araştırmacılar, Tanpınar’ın arayışına ve bütünlük arzusuna da yoğunlaşabilmiştir. Tanpınar’da esas problematiğin kendilik arayışı olduğunu görmek, onun modernizmle ilişkisini de çözebilmek anlamına gelir. Tanpınar kendilik kaygısıyla, kim olduğunu anlamlandırabilmek ve kendiliğini inşa edebilmek derdiyle kendine uzaktan bakmak istemiştir. Bütünlük arzusunun uzaktan bakma, tamamını görebilme endişesiyle birlikte anıldığını aslında Tanpınar’ın bütünlük hayalinin sonradan yarımkalış trajedisine dönüştüğünü söylemek mümkündür. Tam bu noktada Türk modernleşmesi içindeki entelektüelin kaygısı ortaya çıkmaktadır. Tamamlanamama, eksik kalma ve bununla ortaya çıkan trajedi sözkonusudur. Tanpınar bu trajediyi aşkınlık ve yücelik içinde yeniden yorumlamıştır. Yarım kalan romanı Aydaki Kadın’da yarattığı, romanını tamamlayamayan Selim karakteriyle kendilik meselesine ve eksik/aciz yazar figürasyonuna sonsuza dek sürecek bir devamlılığı içkin hale getirmiştir. Tanpınar’ın modernizm algısını “estetik” ya da “kültürel modernizm” olarak adlandırmak mümkündür. Kendilik meselesi üzerine kafa yormak, zamanı aşmaya çabalamak, şimdiyi geçmiş ve gelecekle birlikte kurmaya çalışmak için edilen mücadelelerin neticesine Tanpınar, hayatını ve sanatını birbiriyle örerek ulaşmıştır. Böylelikle kültürel modernizmin, kendiliğin inşasının, tamamlanmayan olarak kurulabileceğini iddia etmiştir. Parçalanma, bölünme, yarım kalış aslında bir anlamda çoğulluğa işaret etmektedir. Bu çalışmada Tanpınar’ın dünyasındaki bu çoğulluğun aşkın ve yüce konuma ulaşması için daima arayışla sağlanacağı iddia edilmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Language and Literature (Other) |
Journal Section | EDEBİYAT / ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | September 14, 2024 |
Acceptance Date | November 2, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 9 Issue: 3 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.