This article examines the transformation of post-truth marketing that emerged in the post-truth era and its effects on consumer behavior. Post-truth refers to a situation where emotions and beliefs are more influential than objective truths. With the influence of digital media and social platforms, consumers tend to choose information that is in line with their own belief systems. In this context, strategies such as storytelling, social proof, emotional marketing, perception management and artificial intelligence play an important role in connecting brands with consumers. For example, stories created with techniques used in emotional marketing or artificial intelligence can serve as a bridge between brands and consumers. However, ethical issues and lack of transparency show that these strategies can jeopardize long-term success. Brands also need to be aware of their ethical responsibilities. This article emphasizes that brands should adopt a transparent and responsible approach to maintain consumer trust while adapting to post-truth dynamics and that they should not ignore their ethical responsibilities. Brands that fulfill their ethical responsibilities pave the way for a more trust-based relationship with their consumers in this respect.
Bu makale, post-truth döneminde ortaya çıkan post truth pazarlamanın dönüşümünü ve tüketici davranışları üzerindeki etkilerini ele almaktadır. Post-truth, duyguların ve inançların nesnel gerçeklerden daha etkili olduğu bir durumu ifade eder. Dijital medyanın ve sosyal platformların etkisiyle, tüketiciler kendi inanç sistemlerine uygun bilgileri seçme eğilimindedir. Bu bağlamda, hikâye anlatımı, sosyal kanıt, duygusal pazarlama, algı yönetimi ve yapay zeka gibi stratejiler, markaların tüketicilerle bağ kurmasında önemli bir rol oynamaktadır. Örneğin, duygusal pazarlamada kullanılan tekniklerle ya da yapay zeka ile oluşturulan hikayeler sayesinde markalarla tüketicilerle arasında bir köprü görevi görebilmektedir. Ancak, etik sorunlar ve şeffaflık eksikliği, bu stratejilerin uzun vadeli başarıyı riske atabileceğini göstermektedir. Markaların etik sorumluluklarının bilinci de olması gerekmektedir. Bu makale, markaların post-truth dinamiklerine uyum sağlarken tüketici güvenini korumak için şeffaf ve sorumlu bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurgulamaktadır ve etik sorumluluklarını da göz ardı etmemesi gerektiği belirtilmektedir. Etik sorumluluklarını yerine getiren markalar tüketicileriyle daha çok güvene dayalı bir ilişki kurmanın yolunu da bu açıdan açmaktadır.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Marketing (Other) |
| Journal Section | Articles |
| Authors | |
| Early Pub Date | May 31, 2025 |
| Publication Date | May 31, 2025 |
| Submission Date | December 26, 2024 |
| Acceptance Date | March 14, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 8 Issue: 17 |