İki kutuplu dünya düzeninde geçerli olan ve egemen devletlerin sınırları içinde meydana gelen olaylara karışmama prensibinin geçerli olduğu yaklaşımlarda özellikle geniş çaplı insan hakları ihlalleri söz konusu olduğunda önemli bir değişim yaşanmıştır. Bu kapsamda 2005 Dünya Zirvesi sonuç bildirgesinde geçen “Koruma Sorumluluğu” kavramı hükümetlere sivil halkı “soykırım”, “insanlığa karşı işlenen suçlar”, “etnik temizlik” ve “savaş suçlarına” karşı koruma sorumluluğu getirmiştir. Sonu. bildirgesinde aynı zamanda bu sorumluluğu yerine getirmekte zafiyet gösteren devletlere karşı içinde Güvenlik Konseyi’nin alacağı kararla askeri güç kullanımını da içeren tedbirlerin uygulanabileceği karara bağlanmıştır. 17 Şubat 2011’de Libya lideri Muammer Kaddafi iktidarına karşı reform talebi ile düzenlenen geniş çaplı sivil gösterilerin güvenlik kuvvetleri tarafından şiddetle bastırılması sonucu meydana gelen sivil kayıplarını gündemine alan BM Güvenlik Konseyi ortaya çıkan durumun “uluslararası barış ve güvenliğe tehdit” oluşturduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. BM Güvenlik Konseyi bu çerçevede Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın VII. bölümünde yer alan 41. ve 42. maddelere atıfta bulunarak 1970 ve 1973 sayılı kararları benimsemiş ve Libya’ya karşı askeri müdahalenin önünü açmıştır. Bu makalenin amacı, Libya askeri müdahalesinin yukarıda belirtilen çerçevede uluslararası hukuka uygun olduğunu ortaya koymaktır. Makale ayrıca söz konusu müdahalenin meşruiyetini “Koruma Sorumluluğu” kavramı kriterleri çerçevesinde ele alıp değerlendirmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 16, 2021 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 50 |