Oyunları dünya çapında ilgi gören Fransız dramaturg Jean-Luc Lagarce, "Evdeydim ve Yağmurun Gelmesini Bekliyordum" adlı oyununda, kapalı bir ortamda geçen, herkesten kendini tecrit etmiş, zincirlerini kıramamış, kendi çaresizliklerine hapsolmuş bireylerinin bir yerden bir yere savruluşunu anlatırken, beklemeyle geçmiş, onca yılın acılarını içinde barındıran mutsuz bir aile tablosu çizer. Evin tek erkek çocuğu Küçük Kardeş’in, babasıyla tartışıp evi terk etmesi ekseninde dönen olaylar zincirinde her bireyin onun dönüşünü beklemesiyle geçirdiği boşa geçmiş zamanı konu alan oyun, parçalanmış bir ailenin durumunu gözler önüne serer. Lagarce, hayatın gelip geçiciliğinde, bekleyişin sarmalında, aile içi dinamikleri açığa çıkarmasıyla dikkat çeken oyunda, iletişimsizliğin, sevgisizliğin, ilgisizliğin açmazlarında, şikâyet ve suçlama dilinin başat olduğu bir izlencede başrolün sözlere bırakıldığı eylemsiz kişilere yer verir. Eylemlerden çok söylemlere sarılan bu kişiler tekrarlanan söz öbekleriyle takıntılı tutumlarının sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalırlar. Bu yüzleşme sarsıcı ve örseleyicidir. Bireylerin kendi hallerine ağıt yakışlarını dile getiren oyun aile içinde yaşanan iletişimsizliğin altını çizer. Beklemeyle geçen yıllarda bireylerin her birinin yaşadıklarını, düşündüklerini, hissettiklerini, beklentilerini ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmada Jean-Luc Lagarce’ın Evdeydim ve Yağmurun Gelmesini Bekliyordum oyunu kişiler arası iletişim yöntemi olan ilişkisel diyalektik kuramı çerçevesinde okunup, yorumlanmıştır. Saplantılı bekleyişte, aile bireylerinin hayatlarını ve kendilerini bir umut peşinde nasıl tükettikleri oyundan çıkan çarpıcı bir sonuçtur.
Jean-Luc Lagarce, contemporary French playwright portrays, in his play, "I Was Home and I Was Waiting for the Rain to Come", an unhappy family isolated from everyone, unable to break its chains and locked in its own despair, The play, which develops in the chain of events revolving around the only male child of the house, Little Brother, who quarrels with his father and leaves the house, reveals the situation of a broken family. In the play where the discourse is dominant and characterised by the language of complaint and accusation, Lagarce gives space to people without action in the dilemmas of miscommunication, lack of love, and indifference. Family members are forced to face up to the consequences of their obsessive attitudes with repeated phrases. This confrontation is shocking and traumatic. In this study, which aims to reveal misscommunication, experiences, thoughts, feelings, and expectations of each of the individuals during the years of waiting, Lagarce’s play in question was read and interpreted within the framework of relational dialectic theory, which is a method of interpersonal communication. In Obsessive Waiting, the play vividly illustrates how the members of a family consume their lives and consume themselves in the pursuit of hope.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | French Language, Literature and Culture |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 28, 2025 |
Publication Date | June 30, 2025 |
Submission Date | March 4, 2025 |
Acceptance Date | May 21, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 8 Issue: 2 |
* It is important for our referees to enter their fields of expertise in detail in terms of assigning referees in the process.
* The articles sent to our journal can only be withdrawn by giving reasons during the preliminary evaluation process. It is not possible to withdraw the articles that have started the evaluation process. Thank you for your understanding and we wish you good work.