Uyku, bireyin aktif yaşamının
özellikle biyolojik gereksiniminden dolayı kısa süreliğine durdurulmasıdır.
Bunun yanında mitler, inançlar ve sözlü kültür bağlamında bakıldığında uyku bir
sembol, ezoterik inisiyasyon aracı ve süreci, benlik ve hakikat arayışında bir
vasıtadır. Şamanlardan âşıklara kadar gerek anlatıcılarda gerekse anlatı
kahramanlarında erginlenme, eşikleri atlama, gizli bilgilere vakıf olma, grup
aidiyeti kazanma gibi özellikler uykuyla doğrudan bağlantılıdır ve birçoğu
uykunun sağladığı imkan sayesinde gerçekleşmektedir. Rüya uykunun bir parçası,
uzantısı ve getirisidir. Rüya, uykudan bağımsız olarak çeşitli şekillerde
görülebilen bir fenomen veya bulunma hâli olmakla birlikte destanlarda
kahramanı rüyaya sevk eden yani içsel formun inşasını gerçekleştiren unsur
uykudur. Uyku ve uyku mekânı rüya ile birleştiğinde destan kahramanı için bir
inisiyatör vazifesi görmektedir. Uykuya yüklenen küçük ölüm gibi metaforlar ona
doğrudan doğruya olumsuz bir nitelik
yüklememektedir. Şamanların ölüp dirilme şeklindeki erginlenmeleri sembolik bir
uykudur, âşıkların uyudukları sırada rüyada bade içmeleri, tasavvuf
edebiyatındaki ruhsal uyanış tezahürü yakaza hali benzeri sembolik geçişler
uykunun küçük ölüm niteliğine erginlenme noktasında bir anlam yükler. Bu
çalışmada Türk destanlarında uyku ve uykuyla bağlantılı bir biçimde rüya ele
alınmıştır. İlk olarak uyku ve rüyanın tanımı yapılmış, daha sonra bu iki
unsurun ezoterik inisiyasyondaki yerine değinilmiştir. Ardından Türk
destanlarında uykunun ve rüyanın erginlenme aşamalarındaki rolü örneklerle
açıklanmıştır. Sonuç olarak uykunun Türk destanlarında ve Türk destan
kahramanlarının erginlenmesindeki inisiyatör işlevi açıklanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Özgün Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2019 |
Gönderilme Tarihi | 26 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 2 Sayı: 3 |