The European integration, which was started in 1950s within limited scope, has been spread over in several areas, and by 21st century it has become the world’s unique integration movement with its 27 members and over 450 million population. The initial aim of the European integration was to achieve common market by establishing custums union within its members, and promoting free movement of goods, services, capital and labor. The ultimate aim is also political union. In each enlargement period, one of the most debated issue is free movement of labor. The wealthy EU members fear of migration which might came from relatively poor members. As a matter of fact that, the free movement of labor is one of the important agenda item for EU-Turkey relations since 1963 and recently in accession negotiations which started in 2005. The main reason for that is the size of Turkish population and the huge gap between purchasing power parities of two sides. Although the European Union is anxious about possible migration, its population is also ageing. The ageing increases the total dependency rates and exert pressure on public expenditures. Common result of diverse surveys claim that maximum three million people will migrate from Turkey to the EU countries. Even if the European Union prefers to apply a selective migration policy, which will positively affect its demography, it would not help its ageing problem
1950’li yıllarda sınırlı alanda başlatılan Avrupa bütünleşmesi, yıllar içinde birçok alana yayılmış ve 21. yüzyıla gelindiğinde 27 üyesi ve 450 milyonu aşan nüfusuyla dünyadaki en ileri bütünleşme hareketi halini almıştır. Nihai hedefi siyasi birlik olan Avrupa bütünleşmesi, üyeler arasında gümrük birliğinin sağlanması ve malların, hizmetlerin, sermayenin ve işgücünün serbest dolaşımının başarılarak ortak bir pazarın oluşturulması amacıyla yola çıkmıştır. Her genişleme sürecinde, aday ülkelerle yapılan katılım müzakerelerinin en çok tartışılan başlıklarından birisi de işgücünün serbest dolaşımıdır. Belli bir refah düzeyine ulaşmış olan Avrupa Birliği AB üyelerinin en büyük korkusu, ekonomik açıdan daha güçsüz olan aday ülkelerden katılımla beraber göç miktarının artacak olmasıdır. İşgücünün serbest dolaşımı başlığı, 1963’ten beri devam eden AB-Türkiye ilişkilerinin ve 2005 yılında başlayan katılım müzakerelerinin en dikkat çekici tartışma konularından birisini oluşturmaktadır. Bunun temel sebebi, Türkiye nüfusunun büyüklüğü ve alım gücü paritesi açısından iki taraf arasındaki büyük farklılıktır. Avrupa Birliği olası göçler açısından endişe duysa da, gözden kaçırılmaması gereken bir diğer önemli konu AB nüfusunun hızla yaşlanmasıdır. Nüfusun yaşlanması, toplam yaş bağımlılık oranlarını arttırmakta ve kamu harcamaları üzerinde baskı oluşturmaktadır. Yapılan farklı araştırmaların ortak sonucu, Türkiye’den AB ülkelerine en fazla üç milyon kişinin göç edeceğini göstermektedir. Avrupa Birliği, yaşlanan nüfusunu göz önüne alarak seçici bir göç politikası izleme yolunu tercih ederse, yaşanacak olası göç kendi yararına olacak, ancak her durumda nüfusun yaşlanması önlenemeyecektir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2009 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ocak 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 8 Sayı: 1 |
Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi (AAÇD) Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.