Anayasal gelişmeyi, kısaca devlet iktidarının temel hak ve özgürlükler lehine sınırlandırılması olarak tanımladığımızda, bu yöndeki gelişmelerin Batı Avrupa’da 18. yüzyılda yoğunlaştığını görürüz. Batı Avrupa’daki anayasal gelişmelere paralel olarak hemen aynı dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nda da bir takım anayasal hareketlenmelerin olduğu görülecektir. Bu hareketlenmelerin Osmanlı devlet ve toplum hayatında yoğunlaştığı dönem, meşrutiyet dönemi olarak adlandırılan dönemdir. Zira imparatorluk, parlamentolu/ anayasalı monarşi denemesini tam da bu dönemde tecrübe etmiştir. Bu dönemde tecrübe edilen bu yeni yönetim sisteminin iskeletini ise Osmanlı-Türk anayasacılığının ilk anayasası olma şerefine sahip olan Kanun-ı Esasi oluşturmaktadır. Bu çalışmamızda Kanun-ı Esasi; doğumunu besleyen süreçte etkili olan iç ve dış etkenler, ortaya çıkış süreci, kurmaya çalıştığı anayasal sistem, bu sistem mühendisliğinin yapı taşları olan hükümleri ve ikinci kez ilanını izleyen süreçte yaşadığı temel değişiklikler noktasından ele alınmıştır. Tüm bu özellikleriyle değerlendirildiğinde, günümüz anayasal düşüncesinin ulaştığı seviyeye ya da yüzyıllara dayanan anayasal tartışma geçmişine sahip çağdaşı Batı Avrupa’daki örneklerinin seviyelerine göre Kanun-ı Esasi’nin çok başarılı olduğu söylenemez. Bununla birlikte, yaklaşık yetmiş yıllık anayasal tartışma geçmişi olmasına rağmen Kanun-ı Esasi’nin ve buna dayalı parlamento tecrübesinin, hiç de fena olmayan, yabana atılamayacak bir anayasacılık deneyimini ülkemize yaşattığı gerçeği, çalışmanın çıktılarındandır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | CUMHURİYETE DOĞRU HUKUKUMUZDA GELİŞMELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 71 |