At the center of this article is the importance of the type and nature of the waqf in terms of the condition of formation through the waqf in Article 30 of the Waqfs Law No. 5737. Depending on the type and nature of the waqf, the type, nature, and belonging of an immovable property’s ground and the structures of on it may differ. In this context, in the gayrisahih type of waqfs in which the tax revenues of state-owned miri land are devoted, the waqf does not have a right in rem over both the land and the structures on it. Therefore, it is impossible to say that an immovable property associated with such a waqf was formed through a waqf. However, some judicial decisions do not comply with this issue, and the mere fact that the immovable property has a waqf restriction is deemed sufficient to apply the condition of formation through waqf in Article 30 of the Law on Foundations. In this article, by drawing attention to the basic principles of old law regarding the type and nature of the waqf, the problematic approach about the condition of formation through the waqf in Article 30 observed in some judicial decisions, especially with regard to the gayrisahih type of waqfs in which the tax revenues of the state-owned miri land are devoted, will be addressed. In doing so, the situation of other types of waqfs will also be analyzed. Thus, it is aimed to contribute to the improvement of the old waqf law practice, which is now seen as a separate field of specialization.
Old waqfs sahih waqf gayrisahih (tahsisat kabilinden/irsadi) waqf icareteyn mukataa Article 30 of Waqfs Law No. 5737.
Bu makalenin merkezinde, 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 30. maddesinde yer alan vakıf yoluyla meydana gelme şartı bakımından vakıf türü ve niteliğinin arz ettiği önem bulunmaktadır. Bir taşınmazın vakfiyetinin (vakıflığının) nevi ve niteliğine göre arzı ve üzerindeki yapıların nevi, mahiyeti ve aidiyeti farklılık arz edebilmektedir. Bu bağlamda, mîrî arazinin aşar ve rüsumunun vakfedildiği türden gayrisahih vakıflarda gerek arz ve gerekse üzerindeki yapıların vakıf ile aynî bir bağı bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu tür vakıfla ilişkili bir taşınmazın, aslı ve aynı vakıf olmayacağından, vakıf yoluyla meydana geldiğini söylemek mümkün değildir. Ne var ki bazı yargı kararlarında bu hususa riayet olunmadığı, taşınmazın yalnızca vakıf şerhi taşımasının Vakıflar Kanununun 30. maddesindeki vakıf yoluyla meydana gelme şartının uygulanması bakımından yeterli sayıldığı dikkati çekmektedir. İşte bu makalede, eski hukukun vakfın türü ve niteliğine bağlı temel esaslarına dikkat çekilerek, özellikle mîrî arazinin aşar ve rüsumunun vakfedildiği gayrisahih vakıflar bakımından bazı yargı kararlarında gözlemlenen 30. maddede yer alan vakıf yoluyla meydana gelme şartına ilişkin sorunlu bakış ele alınacaktır. Bu yapılırken, diğer vakıf türlerinin durumuna da değinilecektir. Böylelikle artık ayrı bir uzmanlık sahası olarak görülen eski vakıf hukuku uygulamasının iyileştirilmesine katkı sunulması amaçlanmaktadır.
Eski vakıflar sahih vakıf gayrisahih (tahsisat kabilinden/irsadi) vakıf icareteyn mukataa vakıf yoluyla meydana gelme Vakıflar Kanunu 30. madde
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | KAMU HUKUKU |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 9 Ocak 2025 |
Kabul Tarihi | 13 Mart 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 74 |