The protection of freedom of belief and expression is a fundamental element of a democratic legal order. This order does not refer to a system in which only certain world views, philosophical or religious beliefs dominate, but rather to an order that can accommodate a diversity of views and beliefs and that allows for the promotion and protection of these ideas and views. Expressions and opinions such as racism, discrimination and similar elements have no place in this order. The Miller v. University of Bristol case prevents the intimidation of different opinions in pluralist democracies by directly associating criticism of Israel and its expansionist policies with anti-Semitism. The Bristol employment tribunal evaluated the idea of Zionism, which aims to establish a Jewish state in the Palestinian territories, separately from anti-Semitism, known as anti-Semitism, and emphasized that opposition to Zionism does not constitute anti-Semitism. The decision also emphasizes the significance of freedom of academic expression. The views of an academic who discloses the data obtained as a result of his/her scientific research to the public are protected in the context of freedom of belief and freedom of expression, even if they offend a certain segment or a large majority of the society. However, any sanction against the academic will have a chilling effect on those who intend to exercise their right to freedom of expression. This cannot be allowed in a democratic state of law. Finally, the importance of internal whistleblowing mechanisms has once again been demonstrated by the decision. The employer must act objectively in the evaluation of whistleblowing reports, and in particular, the sanction to be implemented must be proportionate.
Freedom of belief and expression Anti-Zionism Anti-Semitism internal reporting mechanisms Whistleblowing
Düşünce ve ifade özgürlüğünün korunması, demokratik hukuk düzenlerinin temel unsurlarındandır. Bu düzen, yalnızca belirli dünya görüşlerinin, felsefi ya da dini inancın hâkim olduğu bir toplum düzenini değil, farklı görüş ve inançları içinde barındırabilen, bu fikir ve görüşlerin savunulabilmesine imkân tanıyan bir düzeni ifade eder. Irkçılık, ayrımcılık ve benzeri unsurları içeren ifade ve görüşlerin ise bu düzende yeri yoktur. Miller v. University of Bristol kararı, İsrail´e ve yayılmacı politikalarına yönelik eleştirilerin, doğrudan Yahudi düşmanlığı ile ilişkilendirilmek suretiyle, çoğulcu demokrasilerde farklı fikirlere karşı sindirme çabalarının önüne geçecek niteliktedir. Zira Bristol İş Mahkemesi, Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurulmasını hedefleyen Siyonizm fikrini, Yahudi düşmanlığı olarak bilinen Anti-Semitizm´den ayırarak değerlendirmiş ve Siyonizm´e karşı çıkmanın Yahudi düşmanlığı teşkil etmediğini vurgulamıştır. Kararda ayrıca, akademik ifade özgürlüğünün önemi vurgulanmıştır. Bilimsel çalışmaları sonucu elde ettiği verileri kamuyla paylaşan akademisyenin görüşleri, toplumun belli bir kesimini veya büyük bir çoğunluğunu rahatsız etse de düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında korunmaya değerdir. Buna karşılık, akademisyenin yaptırımla karşılaşması ifade özgürlüğünü kullanmak isteyen kimseler üzerinde korkutucu bir etki yaratacaktır. Demokratik bir hukuk devletinde buna izin verilmemelidir. Son olarak, karar ile, işletme içi ihbar mekanizmalarının önemi bir kez daha anlaşılmıştır. Çalışanlar hakkında gelen ihbarların değerlendirilmesinde işverenin, objektif davranması, özellikle de uygulayacağı yaptırımın ölçülü olması gerekmektedir.
Düşünce ve ifade özgürlüğü Anti-Siyonizm Anti-Semitizm işletme içi ihbar mekanizmaları Whistleblowing
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | ÖZEL HUKUK |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 9 Ocak 2025 |
Kabul Tarihi | 17 Mart 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 74 |