Derrida, dilbilimi ve felsefe arasında kurduğu köprüyle, felsefenin iletişimsel bir faaliyet olarak yeniden kurgulanması kadar, post-yapısalcı ile tarihsel olan arasındaki ilişkiyi onararak, düşünsel dünyada büyük bir çığır açar. Dilbilimi ve fonoloji üzerinden yürüttüğü tartışma, bizi dilin, tüm kullanımıyla tarihsel ve değer-bezeli bir muhtevası olduğuna ve yine bu değerlerin aydınlanma sonrası pozitivist okul içerisinde ete kemiğe bürünen nesnellik iddialarıyla çevrelenmiş bir yapı üzerine inşa edildiğini açıklar. Ona göre, sökülmesi gereken bu yapı, bilim ve felsefe etkinliklerimizin sınırlarından, toplumsal kodların üretimi ve yeniden üretiminine kadar yaygın olan logos'tur. Bu temel mantık saikinin sökümü, ancak onun kuşattığı tüm kodlamaların sökülmesiyle ve alternatif bir dil düzleminde mümkün olabilecektir. Bu da yine Derrida'da günümüzde imkansız bir noktayı ifade eder. Derrida, aporetic okuma yoluyla, görece anlam bütünlerinden ve logosundan sökülmüş metinleri okumaya girişerek aslında daha geniş ölçekli bir etki alanı yaratır: Toplumsal anlamlandırmaların sorgulanarak, şüpheci ve özneci postmodern felsefeyi canlandırarak, kendisi de dahil tüm batı düşünce dünyasının mantık silsilesini koparır. Bu açıdan yapısökümcülük aynı anda hem imkansız hem de muvaffak bir akım olarak tanımlanabilecektir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 1 Sayı: 3 |
Adnan Menderes University Institute of Social Sciences Journal’s main purpose is to contribute to the social sciences at national and international level, to create a respected academic ground where scientists working in dis field can share the unique and remarkable works.