Kafkasya bölgesinde yer alması nedeniyle stratejik öneme sahip olan Ahıska Bölgesi 14 Eylül 1829 tarihinde yapılan Edirne Antlaşması ile Rus İmparatorluğuna savaş tazminatı olarak verilmiştir. Bölgede bugüne kadar süren sorunların başlangıcı sayılan bu hadiseden sonra bölge insanın belirli bir kısmı Anadolu topraklarına göç etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Heyeti ile Sovyet Hükümeti arasında 16 Mart 1921 ve 13 Ekim Kars Antlaşmaları ile yapılan antlaşmalar ile Türkiye’nin doğu sınırları tamamen belirlenmiş olmakla birlikte Ahıska bölgesiyle olan bağı da ortadan kalkmıştır. Bölgede yaşayan Türk ahali, tamamen Türkiye ile sahip olduğu etnik bağdan dolayı Sovyet yönetimince tehlikeli görülerek 1944 yılında anayurtları Ahıska’dan gayri insani şartlarda Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan ülkelerine sürgün edilmiştir. Bugün ise bu ülkelerden başka A.B.D, Azerbaycan, Rusya, Ukrayna, Gürcistan, K.K.T.C ve Türkiye’nin de yer aldığı on farklı ülkede yaşam mücadelesi vermektedirler. Hayatlarını çok farklı bir siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel çevrede sürdürmek zorunda kalan bu toplum bulundukları coğrafyalarda azınlık statüsündedirler. SSCB’den ayrılan Kazakistan, Kırgızistan ve Azerbaycan bağımsızlılarını ilan ettikten sonra bünyelerinde farklı bazı etnik ve dini grupların mevcudiyetini kabul etmekte ve bu grupların haklarını korumaya yönelik bir siyasette yürütmektedir. Bu çalışmada asırlar boyunca yaşadıkları yurtlarından 14 Kasım 1944 tarihinde sürgün edilen Ahıska Türklerinin, günümüzde yaşadıkları Kazakistan, Kırgızistan ve Azerbaycan örnekleri üzerinden bu ülkelerde uluslararası azınlık haklar bağlamında mevcut durumları değerlendirilmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 3 Haziran 2021 |
Kabul Tarihi | 6 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 2 Sayı: 1 |