The risk of collapse of buildings that have lost their structural stability is the foremost public health and security risk that might be encountered following a natural disaster that takes place in a residential area. Moreover, some of Turkey’s building stock is of such a low quality that, some buildings run the risk of entering the category of ‘‘buildings that may collapse’’ even without a precursor natural disaster. The need for swift demolition is increasing due not only to the increasing effects of natural disasters on domiciles, but also to the quality of the building stock. Having said these, swift demolition is neither sufficiently conceptualized in Turkey, nor there exists a management model. In this study, the ways in which the emergency demolition system has been reflected unto national legislature has been investigated chronologically; and the stake-holding institutions and the rules and procedures have been examined. In this context, suggestions are proposed towards a comprehensive management, taking into account the administrative, technical, environmental and social aspects of emergency demolition and incorporating the lessons drawn from the Elazığ Earthquake and other data collected. The emergency demolition management system in Turkey with the current approach is insufficient in terms of effectiveness, efficiency and productivity and is unsustainable in the long run.
Emergency Demolition Disaster Response Plan Administrative Action Demolition Management
Ülkemizde yerleşim birimlerinde meydana gelen bir afet sonrasında karşılaşılan kamu sağlığı ve güvenliği riskleri arasında yapısal stabilitesini kaybeden binaların çökme riski öne çıkmaktadır. Ayrıca yapı stoğumuzun bir bölümü o derece düşük kalitededir ki, afet yaşanmadan da yapılar “yıkılacak derecede tehlikeli yapılar” haline gelebilmektedir. Afetlerin yerleşimler üzerindeki artan etkisine ve mevcut yapı stoğu kalitesine bağlı olarak ülkemizde acil yıkım ihtiyacı hızla artmaktadır. Ancak ülkemizde acil yıkım yeterince kavramsallaştırılmış ve yönetim modeli oluşturulmuş bir olgu değildir. Bu çalışmada öncelikle ülkemizdeki acil yıkım yönetim sisteminin ulusal mevzuatımıza nasıl yansıdığı kronolojik olarak incelenmiş; bu kapsamda rol üstlenen kurumlar ve izlenen usul ve şartlar ele alınmıştır. Bu bağlamda Elazığ depreminden çıkartılan dersler ile ulaşılan diğer veriler bütünleştirilerek acil yıkımın idari, teknik, çevresel ve sosyal boyutlarıyla bütüncül yönetimine yönelik öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır. Ülkemizdeki acil yıkım yönetim sistemi, mevcut yaklaşımlarla, yeterli etkinlik, etkililik ve verimlilik noktasına ulaşamamış olup bu haliyle uzun vadede sürdürülebilir değildir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2020 |
Kabul Tarihi | 12 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |