Ravi tedlis ile bilinmesini hadisinin kabul edilmemesinin nedenlerinden biri, bu nedenle el-cerh ve et-Ta'idil imamlarının müdellis olan raviler hakkında biligi verme önem gösterip ve hadislerinde bulunan tedlisi uyarıda bulunmalarıdır. Tabi ki müdellisler halını beyan ederek her imamın yöntemi vardı. Bu konuda alımlardan İmam Ebu Hatim İbn Hibban’dır.
İbn Hibban, kitaplarında söz ettiği bir grup râvide şu şartları koşmuştur: Rivayetlerinde şeyhlerinden duyduklarına (sema’) dair beyanda bulunmalarını ki, bu topluluk iki kısma ayrılır: Tedlisle niteleyip duymalarını (sema’) şart koştuğu kısım ve tedlisle nitelemeyip duymalarını (sema’) şart koştuğu kısım.
Alimlerin -Hadis ve diğer ilim erbabının- cumhurunun ittifakla kabul ettiği görüşe göre ravi müdellis ise rivayetinin kabulü için: Genel olarak şeyhlerinden duyduğunu (sema’) beyan etmesi şart koşulur.
Araştırmacı burada: İbn Hibban ikinci kısımda duymayı (sema’) beyan etmeyi neden şart koştuğu ile ilişkili bir problem buldu, halbuki bu ravileri ne kendisi ne de başkası tedlisle nitelemedi. Bununla birlikte İbn Hibban’dan sonra gelen alimlerden, raviyi tedlisle nitelemeyi bu şart koşmaya bağlamaları kabul edilebilir mi?
Araştırmacı, araştırmanın girişinde İbn Hibban'ı tanıtıp tedlisin tanımını (sınırlarını) beyan ederken bu sorunu ele aldıktan sonra müdellislere ilişkin İbn Hibban’ın metoduna ve bu ravilere ilişkin muamelesine arz etti (yaklaşımına uyarladı). (İbn Hibban bu ravilerden) rivayet etti mi? Hangi yolla (yöntemle) onlardan rivayet etti? Daha sonra araştırmacı, raviyi tedlis ile nitelendirmek için bu koşula güvenen âlimleri açıkladı, böylece araştırmacı, bu araştırmanın sonucunda, bu ravileri tedlisle yargılamamamız gerektiği sonucuna varır.
hadisi şerif İbn Hibban cerh ve te’dil raviler tedlis seme’a
من الأسباب التي تدعو إلى التوقُّف عن قَبول حديث الراوي أن يوصفَ بالتدليس، ولهذا اعتنى أئمة الجرح والتعديل بالرواة المدلِّسين، ونبَّهوا إلى ما وقع في حديثهم من تدليس، وكان لكلِّ إمامٍ منهجٌ في التعامل معهم، ومن هؤلاء الأئمة: الإمامُ أبو حاتم ابنُ حبَّان، الذي اشترطَ في مجموعةٍ مِن الرواة الذين ترجم لهم في كتبه: أن يبيِّنوا سماعَهم من شيوخهم في مرويَّاتهم، وهذه المجموعة على قسمين: قسمٌ وصفَهم بالتدليس واشترطَ تبيينَهم للسماع، وقسمٌ لم يصفهم بالتدليس لكنه اشترط تبيينَهم للسماع.
ومن المتفق عليه عند جمهور العلماء مِن المحدِّثين وغيرهم أنَّ الراوي إذا كان مدلساً فإنه يشترط لقَبول رواياته: أن يبيِّن السماع عن شيوخه عموماً.
والباحث وجد هنا إشكالاً متمثلاً في: لماذا يَشترِطُ ابنُ حبان في القسم الثاني تبيينَ السماع، مع أن هؤلاء الرواة لم يصفهم هو ولا غيرُه بالتدليس؟ وهل يُقبل ممن جاء بعد ابنِ حبان مِن العلماء أن يَبْنُوا على هذا الاشتراط وصفَ الراوي بالتدليس؟
وقد عالج الباحثُ هذا الإشكال من خلال تعريفه في مقدمة البحث بابن حبان وبيانه لحد التدليس، ثم عرضه لمنهج ابن حبان في المدلسين، ثم لتعامل ابن حبان مع هؤلاء الرواة، وهل روى عنهم، وما هي الطريقة التي روى عنهم بها؟ ثم بيَّن الباحثُ العلماءَ الذين اعتمدوا على هذا الاشتراط لوصف الراوي بالتدليس للوصول إلى حلٍّ لهذه الإشكالية.
Birincil Dil | Arapça |
---|---|
Bölüm | Araştırma makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 8 |