Hukukî bir işlemin gerçekleşmesi için gerekli olan iki unsur irade ve beyandır. Nitekim bir kişinin iradesi ile beyanı arasında uyumun olması gerekir. Fakat bazı tasarrufları gerçekleştirirken kasıtlı ya da kasıtsız olarak irade ile iradeyi dışa vurma arasında bir çelişki olabilir. Bu durum fıkıhta hezl kavramı ile açıklanır. Hezl, boş laf veya latife yapan, sözün dinî hüküm ve netice terettüp etmesini kastetmeyen alaycının (müstehzinin) sözüne denir. İslâm hukukunda irade ve beyan arasındaki kasten uyumsuzluk hallerinden biri olarak hezl kavramı değerlendirilirken Türk hukukunda latife, zihni kayıt ve muvazaa kavramları ile değerlendirilir. Biz de bu çalışmamızda İslâm hukukunda ki hezl kavramı ve bu kavramın Türk hukukundaki görünümünün değerlendirmesini yapacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 10 |