Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılın sonlarından itibaren bazı devlet adamları ve aydınların devlet düzeninde yozlaşma ve bozulma olarak tespit ve teşhis ettikleri nedenlerle; 17. yüzyıldan başlayarak, kendisini yenileyememesi, merkezi otoritedeki güç kaybı, merkezdeki sorunlar nedeniyle yerele müdahalede yetersiz kalınması gibi pek çok sebeple İmparatorluk, son üç yüz yılında, telafisi mümkün olmayan kayıplar yaşamıştır. Önce duraklama, ardından gerileme dönemleri olarak kabul edilen süreçlerdeki askeri, idari, siyasi ve toplumsal konularda yaşanan sayısız olumsuzlukların çözümünde belirli kesimlerce gösterilen dirençle birlikte çözüme ilişkin sürecin hemen her dönemi zorlu ve sancılı geçmiştir. Hatta, özgürlükçü, eşitlikçi, adaletçi, güçlü ve müreffeh bir devlet ve toplum ülküsünü hedefleyen Osmanlı modernleşme süreci, benzer saiklerle bazı toplumsal kesimlerin ortaya koydukları direnç ya da yanlış yöntem ve tutarsızlıklar nedeniyle bazı dönemlerde kesintiye uğramış ve uzamıştır. Ancak 19. yüzyıl başına ulaşıldığında, çağdaş dünyaya ayak uydurabilmenin yolunun yenileşmeyi değil gelenekçiliği, modernleşmeyi değil bir çeşit oportünist konservativizmi temsil eden anakronist yaklaşım ile esası bilimle düşünme anlayışı olan, ‘batılı’ usullerle yapılacak bir ‘gelecek’ tasavvuru planlayan ‘modernleşmeciler’ arasındaki farklılıklar sadece hanedan ve aydın çevresinde değil, toplumsal mutabakat aranan ortak zeminde bir modernleşme projesi olarak güçlü bir istek ve ideale dönüşmüştür.Bu tarihi süreçte, ‘Osmanlı Türk Modernleşmesi’nin ‘çağdaşlık’ metaforunu temsil eden argümanlar içinde, ‘batılı’ sanatlar en önemli sosyokültürel dinamiklerdendir. Bu kapsamda değerlendirilen, ‘Çağdaş Türk Resmi‘nin söylem ve pratiğinin en erken örnekleri 19. yüzyıl başından itibaren görülür. Genel olarak da; Türk modernleşmesinin tüm argümanları için başlangıç olan 18. yüzyıla kadar, ‘Avrupalıyı’ kendine denk görmeyen, yüzyıllarca kapalı devre bir politika yürüten Osmanlı İmparatorluğu’nun bu tarihten sonra, ‘Avrupalı’ ya tepeden bakmayı bırakıp, yüzünü Avrupa’ya dönmesiyle, hedefi tüm toplum katlarına ulaşmak olan ‘Türk Modernleşmesi’ denilen süreç başlamıştır. 19. yüzyılla birlikte Türk sanatı repertuvarına giren Batılı anlamdaki resim sanatı, aynı dönemde Türk kültürüne kazandırılan diğer sanat türlerinden daha hızlı gelişerek kültür hayatımızda daha geniş taban bulmuştur. İlginçtir ki, bütün kavram ve teknikleriyle beraber kültür dünyamıza dahil ettiğimiz Batılı resim sanatının, Türk toplumunun bünyesine kazandırılmasında karşılaşılan güçlükler, batılılaşma rüzgârlarıyla yurda giren diğer sanat dallarının adaptasyonunda karşılaşılan zorluklar kadar olmamıştır. Üstelik Türk insanı bu yeni sanat alanında yüzlerce yıl geçmişe giden geleneksel tasvir deneyimlerinden devraldığı mirasla bir gelişim süreci içine girerek kendi özgün kişilikli, yeni üslubunu da geliştirmeyi başarmıştır. Bu arada, çağdaş Türk resminin eğitim-öğretim altyapısının oluşturulmasıyla diyalektik bir gelişim süreci de kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Erken dönemin öncü sanatçılarının Natüralist, Akademik uygulamalarından yola çıkılarak başlayan Çağdaş Türk resim sanatı sürekli olarak kendini yenileyerek günümüzün çağdaş uygulamalarına kadar gelmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu 17.-19. Yüzyıllar Osmanlı-Türk Moderleşmesi Çağdaş Türk Resmi: Minyarürden Pentüre Geçiş.
The Ottoman Empire, for reasons identified and determined by some statesmen and intellectuals as "corruption and degeneration" in the state order since the end of 16th century; suffered irreparable losses in the last three hundred years because of many reasons such as inability to renew itself, the loss of power in the central authority, and inability to intervene in the local area due to the problems in the center starting from 17th century. Almost every period of the solution process was difficult and painful with the resistance shown by certain segments in solving the numerous negativities experienced in military, administrative, political and social issues during the processes first considered as periods of stagnation and then regression. Moreover, the Ottoman modernization process targeting the ideal of a libertarian, egalitarian, fair, strong and prosperous state and society was interrupted and prolonged in some periods due to the resistance or wrong methods and inconsistencies of some social segments with similar motives. However, the differences between ‘modernizers’, who planned a ‘future’ vision to be realized with ‘western’ methods based on the understanding of thinking with science, turned into a strong desire and ideal as a modernization project not only around dynasty and intellectuals, but also on a common ground where social consensus is sought, with the anachronist approach representing a kind of opportunist conservatism, not innovation, not traditionalism and not modernization for the ways to keep up with the contemporary world at the beginning of 19th century. In this historical process, 'western' arts are among the most important socio-cultural dynamics within the arguments representing the modernity metaphor of 'Ottoman Turkish Modernization'. The earliest examples of the discourse and practice of 'Contemporary Turkish Painting' evaluated in this context can be seen from the beginning of 19th century. In general, the process called 'Turkish Modernization' with the target of reaching the whole society begun after the Ottoman Empire, which did not consider the 'European' to be equal to itself and carried out a closedcircuit policy for centuries until 18th century being the beginning for all the arguments of Turkish modernization, stopped looking down on 'European' and turned to Europe. Western art of painting, which entered into Turkish art repertoire with the nineteenth century, developed faster than other art types with the introduction to Turkish culture in the same period and found a wider base in our cultural life. Interestingly, the difficulties in integrating the Western art of painting we have included in our cultural world together with all its concepts and techniques into the Turkish society were not as much as the difficulties in the adaptation of other branches of art entered into the country with the winds of westernization. Moreover, Turkish people entered into a development process with the legacy inherited from their traditional depiction experiences going back hundreds of years in this new field of art, and managed to develop their own unique personality and new style. Meanwhile, a dialectical development process emerged spontaneousy with the establishment of the educational infrastructure of contemporary Turkish painting. Contemporary Turkish painting art starting with the Naturalist and Academic practices of the pioneering artists of the early period has reached today's contemporary practices by constantly renewing itself.
Ottoman Empire 17.-19th Centuries Ottoman-Turkish Modernization Contemporary Turkish Painting Transition from Miniature to Penture
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: Cumhuriyetin Yüzüncü Yılı Özel Sayısı |
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi (HEFAD) Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.