Toplumun sosyolojik
açıdan temel yapısını teşkil eden ve devletlerin yönetim biçimlerinin
çerçevesini çizen Anayasa, genellikle siyasi bir belge olarak telakki
edilmektedir. Bununla birlikte devlet kavramıyla sıkı bir bağlantı içinde olsa
da Anayasa kavramının sadece bir siyasi bir belge olarak ele alınması eksik bir
yaklaşım olacaktır. Bu kapsamda Anayasanın sahip olduğu siyasi değerinin
yanında 1924 Anayasası’nın aktarmış olduğu kavramların da tanımlanması
gerekmektedir. Özellikle kamu hukukunun belli başlı meselelerinden biri, devlet
organlarının her birinin neyi yapıp yapamayacağının tespit edilmesidir. Çalışma
konusu kapsamında –yasama ve yürütme kuvveti hariç tutulmamak kaydıyla– kazaî
vazifenin maddi tasavvurunun neden ibaret olduğunun mantıklı bir açıklamasını
yapmak gerekmektedir. Bu bakımdan Türk Anayasacılık hareketleri kapsamında
yargı yetkisinin nasıl geliştiği ortaya konulmalıdır. Bunun yanında Cumhuriyet
döneminde çıkarılan kanunlar ile birlikte idari yargının görev alanının
belirginleşmesi ve Şura-yı Devlet’in yargısal görevlerinin artması idari yargı
rejiminin gelişim sürecini hızlandırmıştır. Bu gelişim sürecinde Şura-yı
Devlet’in hukuk devleti nosyonunun oluşması bakımından oynadığı rol büyük önem
arz etmektedir. Çalışmada bu kapsamda 1924 Anayasası’nda yargı yetkisinin ne
şekilde düzenlendiği ifade edilecek; daha sonra Türk idari yargı sistemi,
Şura-yı Devlet başta olmak üzere temel özellikleri ile değerlendirilecek ve
Şura-yı Devlet’in o dönemde vermiş olduğu bazı kararlarda hukuka uygunluğun
sağlanması noktasındaki farklı yaklaşımları irdelenecektir.
1924 Anayasası Cumhuriyet Devri Yargı Yetkisi Şura-yı Devlet İdari Rejim
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | KAMU HUKUKU |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 22 Sayı: 1 |