Meis,
Karaada ve Fener Adası, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de geniş bir deniz yetki
alanı iddiası için dayanak teşkil etmektedir. Yunanistan, bu adaları bir “grup”
olarak nitelemek suretiyle deniz yetki sınırlandırmasında, tam etki
göstermeleri gerektiğini iddia etmektedir. Türkiye ise sınırlandırma hukuku
kurallarına dayanarak bu iddiayı kabul etmemektedir. Bu bağlamda, Meis, Karaada
ve Fener Adası’nın münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı sınırlandırması
açısından etki göstermemesi ve sadece karasuları ile yetinmesi gerekir. Söz konusu
adaların etkisizliğini sağlamak üzere Türkiye’nin dayanabileceği bir başka
kural, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 121/3. maddesidir. Gerçekten
de eğer bu adalar bahsi geçen madde anlamında kaya statüsünde iseler zaten
münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı üretemeyecekleri için bu alanların
sınırlandırılmasında da etkisiz olacaklardır. Bu da Doğu Akdeniz’e ilişkin Türk
tezlerine katkı sağlayan bir dayanak teşkil edecektir. Bu çalışmada, söz konusu
adaların statüsü, Güney Çin Denizi Tahkiminde tespit edilen ölçütler bağlamında
değerlendirilmiştir.
Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanı Sınırlandırma Uyuşmazlığı Meis Karaada ve Fener Adası Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 121. maddesi Güney Çin Denizi Tahkimi tam yetkili ada ve kaya statüsü
Meis, Karaada and Fener Islands are the basis for Greece's claim for a
wide range of maritime jurisdiction areas in the Eastern Mediterranean. Greece
claims that these islands should have a full effect in the delimitation of
maritime jurisdiction areas by qualifying them as a “group”. Turkey does not accept
this claim by virtue of delimitation rules. In this context, Meis, Karaada and
Fener Islands should have no influence in terms of delimitation of exclusive
economic zone and continental shelf and should only be content with territorial
waters. Another rule on which Turkey can based its claims to ensure the
ineffectiveness of the islands concerned is the article 121/3 of United Nations
Convention on the Law of the Sea. Indeed, whether these islands are rock in the
sense of the aforementioned article, they will be ineffective in delimiting
these areas since they cannot generate the exclusive economic zone and the
continental shelf. This will be an argument that contributes to the
Turkish theses on the Eastern Mediterranean. In this study, the
status of these islands are evaluated in the context of the criteria determined
in the South China Sea Arbitration.
Eastern Mediterranean Maritime Delimitation Dispute Meis Karaada and Fener Islands The South China Sea Arbitration Article 121 of United Nations Convention on the Law of the Sea status of fully entitled islands and rocks
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | KAMU HUKUKU |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 23 Sayı: 2 |