Rekabet otoriteleri tarafından verilebilecek temel veya süreli idari para cezaları ile ihlalden zarar görenler tarafından açılabilecek tazminat davalarına ek olarak uğranılabilecek olası itibar ve müşteri portföyü kaybı da düşünüldüğünde, rekabet ihlallerinin teşebbüsler açısından “maliyeti” son derece yüksek olabilmektedir. Rekabet ihlallerinin yol açtığı maliyetlerin önlenmesi veya azaltılması noktasında en etkin yöntemlerden birisi de rekabet uyum programlarıdır. Bu makalede Rekabet Kurumu’nun rekabet uyum programlarına ilişkin izlediği rekabet politikası ile Rekabet Kurulu’nun kararlarında uyum programlarına ilişkin yaklaşımı incelenmektedir. Makalede Rekabet Kurumu’nun rekabet savunuculuğu faaliyetleri kapsamında rekabet uyum programlarının yaygınlaşmasını sağlamak üzere aktif bir politika izlediği; buna karşın Rekabet Kurulu’nun ise kararlarında rekabet uyum programlarına genel olarak kayıtsız kaldığı, teşebbüslere verilecek cezanın belirlenmesinde bu programları hafifl etici neden olarak değerlendirmediği ve uyum programı uygulayan teşebbüsleri herhangi bir biçimde ödüllendirmediği gözlemlenmektedir. Makale Rekabet Kurulu’nun rekabet uyum programlarını hiç dikkate almayan mevcut yaklaşımını değiştirmesi ve teşebbüsler tarafından bir uyum programı uygulanmasının diğer indirim nedenleriyle birlikte değerlendirilerek somut olayda cezanın belirlenmesinde hafifl etici unsur olarak dikkate alması gerektiğini ileri sürmektedir
Rekabet uyum programları rekabet ihlali idari para cezası hafifl etici nedenler rekabet savunuculuğu
Considering the fi nes or periodic penalties that may be imposed by competition authorities, the actions for damages that may be brought by injured parties, as well as the potential loss of good will and customers, competition law violations can be very “costly” to undertakings. One of the most eff ective ways of preventing or minimising the costs of competition law violations is competition compliance programmes. This article analyses the policy of the Turkish Competition Authority in relation to competition compliance programmes and the approach of the Turkish Competition Board towards such programmes in its decisions. It observes that although the Turkish Competition Authority has been very active in promoting competition compliance programmes in the course of its competition advocacy activities; the Turkish Competition Board has remained rather indiff erent to such programmes in its decisions, never regarded them as a mitigating factor in setting the fi ne or rewarded in any way the undertakings that have applied a competition compliance programme. The article argues that the Turkish Competition Board should no longer disregard competition compliance programmes and instead consider such programmes as a mitigating factor together with other mitigating factors in setting the level of fi ne in the case at hand
Competition compliance programmes competition law violation fi nes mitigating factors competition advocacy
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 20 Sayı: 2 |