Klasik Türk şiiri,
gerek eski Türkçe devresinden beri izleri takip edilebilen gerekse tercüme
yoluyla dilimize kazandırılan deyimler açısından oldukça zengindir. Tercüme
yoluyla dilimize geçen deyimlerin izlerini takip etmek ve kaynak dili
belirlemek her zaman mümkün olmamaktadır. Deyim sözlüklerinde yer almayan ancak
yapısı itibariyle deyim özelliği gösteren ve kökeni tam olarak bilinmeyen
deyimlerden biri de “zehri yedi tastan geçmek”tir. Toplam 16 beyitte tespit edilebilen “zehri
yedi tastan geçmek” tabirine kelime ve deyim sözlüklerinde rastlanılmamıştır. Bu
çalışmada örnek beyitlerin bağlamından hareketle deyime anlam önerileri
sunulacaktır.
Deyimin yer aldığı
beyitlerdeki kelimelerin üç farklı grupta toplandığı söylenebilir: Gökyüzü,
yılan ve olumsuz durum ve duygularla ilgili olanlar. Bu gruplama deyimin
anlamının astroloji ve mitoloji ile bağlantılı olabileceğini düşündürmektedir.
Yılan, hikmetin, zamanın ve kaderin sembolü olup aynı zamanda sırları korur. İnsanların
kaderinin de yedinci kat gökte (Levh-i Mahfuz’da)saklı olduğuna inanılır.
Felek, insanların –özellikle kötü- kaderlerinden sorumlu tutulur. Kaderin
yedinci kat gökten, gökyüzü katmanlarını geçerek insana ulaşması/ vakti
geldiğinde gerçekleşmesi ile zehrin yedi tası geçerek ölümcüllüğünü açığa
çıkarması arasında bir paralellik görülür. Bu çalışmada, insanların
kaderlerinin yapraklarında yazıldığı hayat ağacı ve bu ağacı koruyan ve
dolayısıyla tanrısal bilgiye vâkıf yılanın, ağaç zikredilmeksizin bu inanışa
telmihen kullanılmış olduğu ve yedi tastan geçen zehrin ise felek üzerinden
kaderle hesaplaşma anlayışının bir başka ifadesi olarak şiirde yer bulduğu
sonucuna ulaşılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 29 Kasım 2018 |
Kabul Tarihi | 18 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2 Sayı: 4 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International