Öz
Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra silahlı çatışmaların çoğunlukla uluslararası nitelikte olmayan iç çatışmalar olarak gerçekleşmesi nedeniyle uluslararası insancıl hukukun uygulamaya yönelik önemi artış göstermiştir. Bu artışa paralel olarak etik, hukuk ve siyaset üçgeninde sürekli tartışmaya açık olan insani müdahale kavramının özünde taşıdığı önem de artmaktadır. Özellikle uluslararası nitelikte olmayan silahlı çatışmalarda hayatını kaybeden insanlara karşı uluslararası toplumun koruma sorumluluğu bulunduğunun kabul edilmesi bu alanda kat edilmiş önemli bir başarıdır. Bu başarıyı devam ettirebilmek ve uluslararası insancıl hukukun uygulamaya yönelik zorlayıcılığını artırmak amacıyla bu sorumluluk çok önemlidir. Diğer taraftan günümüzde bazı bölgelerde yaşanan terör olayları ve silahlı çatışmalar nedeniyle ortada olan ağır insancıl hukuk ihlallerine rağmen uluslararası toplumun pasif kalması çözmemiz gereken bir problem olarak karşımızda durmaktadır. Bu sorunlara kalıcı bir çözüm bulabilmek ve iç çatışmalarda yaşanan ağır ihlalleri engelleyebilmek için, koruma sorumluluğunun her bir olayda zorunlu olarak başvurulması gereken bir uzlaşma yolu olarak görülmesi gerektiği çalışmanın ana konusu olmuştur. Bu amaçla koruma sorumluluğu meşruiyet kaynaklı olarak ele alınmış ve meşruiyetin üç ana bileşeni olarak uluslararası etik, uluslararası hukuk ve uluslararası siyaset üçgeni değerlendirilmiştir. Uluslararası etik ilkelerin koruma sorumluluğunu yönlendirmesi yönüyle ele alınan yaklaşım sonucunda, söz konusu kavramın tutarlı bir şekilde soykırım, etnik temizlik, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlara karşı zorunlu bir şekilde uygulanması yönünde çıkarımda bulunulmuştur. Böylece ortak uluslararası etik normların yönlendirmesiyle gelişen koruma zorunluluğu, zamanla uluslararası teamül hukukunun bir parçası haline de gelebilecektir.
Anahtar Kelimeler: Koruma Sorumluluğu, İnsani Müdahale, İnsancıl Hukuk, Silahlı Çatışmalar Hukuku, Uluslararası Nitelikte Olmayan Silahlı Çatışmalar.
Abstract
After the end of the Cold War, since most of the armed conflicts are inner conflicts, not international ones, the practice of international humanitarian law has gained significance. In parallel with this, the importance of humanitarian intervention discussed in ethics, law and politics has been increasing. The acceptance of the Responsibility to Protect (RtoP) for the people died in an armed conflicts that is not of international character is a big success gained in this term. This responsibility is very important to carry on the success and spread the practice of humanitarian law. On the other hand, despite severe violations of humanitarian law because of terrorism and armed conflicts in some regions, the silence of international society when faced with these problems is the problem we need to solve. The main topic of this study is to show the necessity of acceptance of the RtoP in order to find a permanent solution to the problems and prevent intrusion in internal conflicts. For this purpose, RtoP is discussed in terms of legitimacy; the three components of legitimacy are international ethics, law and politics. It is concluded that through the guidance of international ethics to the RtoP, the term must be applied for genocide, ethnic cleansing, war crimes and crimes against humanity. By the guidance of international ethical norms, RtoP may become part of international customary law in time.
Keywords: Responsibility to Protect, Humanitarian Intervention, Humanitarian Law, Law of Armed Conflicts, Non-International Armed Forces.
Bölüm | Tüm Sayı |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Mayıs 2016 |
Gönderilme Tarihi | 11 Mayıs 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 3 Sayı: 5 |
MAKALE DEĞERLENDİRME SÜRECİ
Yazar tarafından gönderilen bir makale, gönderim tarihinden itibaren 10 gün içinde dergi sekreteri tarafından makalenin, telif sözleşmesinin ve benzerlik raporunun (Turnitin programı) eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden incelenir. İstenilen bu dosyalar eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilmiş ise makale; ikinci aşamada derginin yayın çizgisine uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilir. Bu süreçte makale yayın çizgisine uygun değilse yazara iade edilir. Makale yayın çizgisine uygun ise şablona uygun bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden değerlendirilir. Şayet makale şablona uyarlanıp gönderilmemiş ise değerlendirme sürecine alınmaz. Bu süreçte yazarın derginin belirlediği şartlara uygun bir şekilde sisteme makale yüklemesi beklenir. Makale şablona uygun bir şekilde hazırlanıp gönderilmiş ise son aşamada makale derginin yayın ilkeleri, yazım kuralları, öz, abstract, extented abstract, kaynakça gösterimi vb. yönlerden incelenir. Bu ayrıntılarda makalede bir sorun varsa yazarın bu hususları tamamlaması istenir ve verilen süre içerisinde eksiksiz bir şekilde yeniden makaleyi göndermesi istenir.
Tüm bu aşamaları geçen makale, editör tarafından bilimsel yeterliliğinin denetlenmesi amacıyla ikinci 7 günlük süre içerisinde çalışmaya uygun iki hakeme değerlendirmeleri için gönderilir. Hakemlerin değerlendirme süreleri 15 gündür. Bu süre zarfında hakemlik görevini tamamlamayan bir hakem olursa ilgili hakeme değerlendirmeyi tamamlaması için 7 günlük ek süre verilebilir. Bu süre zarfında hakem görevini yerine getirmezse yerine yeni bir hakem ataması yapılır. En az iki hakemden gelen raporlar olumlu ise makale yayın aşamasına alınır. Hakem raporlarından birisi olumlu diğeri olumsuz ise makale üçüncü bir hakeme gönderilir. Üçüncü hakem raporu da olumsuz ise makale ret edilir. Üçüncü hakemin değerlendirmesi olumlu ise makaleyle ilgili hakem raporları dergi alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından incelenir. Makalenin yayınlanmasıyla ilgili nihai karar alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından verilir. Hakem raporlarının yetersiz ve tatmin etmekten uzak olması veya İngilizce editör tarafından abstract ve extented abstract’ın yetersiz görülmesi hallerinde de yine makaleyle ilgili son karar Editörler Kurulu tarafından verilir. Tüm bu aşamalardan geçen bir makale en yakın sayıya yayınlanmak üzere eklenir. İlgili sayıda yer kalmaması halinde makalenin yayımı bir sonraki sayıya kaydırılır. Bu durumda ve tüm değerlendirme sürecinde yazar isterse makalesini geri çekme hakkına sahiptir. Ancak bu durumu dergiye bildirmesi gerekir. Makale gönderim tarihinden makalenin yayına kabul tarihine kadar tüm bu işlemler için ortalama 3 aylık bir süre öngörülmektedir.