Ulus-devlet inşa süreçlerinde kadınların siyasal haklarına yönelik iki temel tutum gözlenir. Bunlardan ilki, kadınların vatandaşlıktan dışlandıkları ve kamusal mevcudiyetlerinin sınırlandırıldığı yaklaşımdan beslenirken; ikincisi, kadınları erkeklerle eşit vatandaşlar olarak kabul eder. Bu çalışma, 1934 yılındaki genç Türkiye siyasetinde egemen olan yaklaşımın, daha çok sömürgecilik sonrası kurulan ulus-devletlerde gözlenen, kadınların eşit vatandaşlar olarak kabul edildiği yaklaşıma yakınlığını ortaya koyarken, bu yaklaşımın çoğunlukla, kadınların hak mücadelelerini görmezden gelen ve onları ulus-devlet inşa sürecinden dışlayan “kadınsız” bir bağlamda gerçekleştiğine işaret etmektedir. Makale, Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme haklarının tanındığı tarih olan 5 Aralık 1934’teki meclis tartışmalarını incelemekte ve bu tartışmalara hâkim olan söylemleri mercek altına almaktadır. Nihayetinde çalışma, Türkiye’de ulus-devletin inşa ettiği toplumsal cinsiyet rejimine meşruiyetini sağlayan söylem ile sömürgecilik sonrası söylem arasındaki benzerliklere ışık tutmaktadır.
Ulus-Devlet Toplumsal Cinsiyet Kadınların Siyasal Hakları Sömürgecilik Sonrası Söylem
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Aralık 2015 |
Gönderilme Tarihi | 2 Aralık 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 |
Akademik İncelemeler Dergisi (AID) bilginin paylaşımı için Açık Erişim Politikasına uymaktadır.