Türkiye uygulamış olduğu laiklik pratiği ile İslam dünyasında benzeri olmayan bir ülkedir. Ancak Türkiye’de kurumsallaşmış bulunan laiklik uygulamaları bu uygulamanın anavatanı olarak görülebilecek Batı toplumlarındaki uygulamalara da pek benzememektedir. Türk Laikliğini müstesna kılan en temel unsur, onun dini toplum hayatından tümden kaldırmak gibi aslında laik bir devletin yapmaması gereken bir misyonu kendisine hedef olarak seçmesidir. Türkiye bunu yaparken de türlü çelişkili durumlar içinde bulunmaktadır. Bir taraftan 1923 Lozan Antlaşması ile ülkenin kimliğini din üzerinden tanımlayarak adeta dinin belirleyici olduğu bir kuruluş devresi yaşayıp din kurumunu denetim altında tutan resmi din örgütlenmesini Devlet eli ile işletirken, 1937 yılına kadar devam eden bir dizi inkılâplar ile de dinin toplum nezdindeki etkisini azaltılmaya çalışılmaktadır. Türkiye’de din, devletin bütün agresif (assertive) laiklik uygulamalarına rağmen elini üzerinden bütünü ile çekmeyi düşünmediği dahası dini yönlendirme ve sınırlama yetkisini her zaman elinde bulundurduğu bir eklektik laiklik uygulaması hayatta olmuştur. Bu yazıda Türk Laikliğinin gelişim süreçlerinde onu dünyadaki tüm uygulamalardan müstesna kılan belli başlı unsurlar üzerinde durularak Türk Laiklik doktrininin yapı sökümü denemesinde bulunulacaktır.
Turkey is a unique country in Muslim world with the practice of laicism it has implemented. However, the practices of laicism institutionalized in Turkey do not seem to be much likely those in Western societies where can be seen as the native land of these practices. The most essential point that makes Turkish laicism an exception is its preference as a goal to eliminate religion from social life entirely, indeed, a mission which does not have to be undertaken by a laic state. While making it, Turkey has been in various contradictory situations. On the one hand, while with the Treaty of Lausanne having defined the identity of country by religion, Turkey experienced a foundation period in which religion is near the determining factor and operated official religious organization that kept the institution of religion under control at the hands of the state, on the other hand the influence of religion among society was tried to be damped with a series of revolutions that had continued up to 1937. In Turkey, in spite of all oppressive practices of laicism of the state, an eclectic practice of laicism has always been effective in which state has had the authority to limit and orient religion without a thought to relinquish over religious issues wholly. In this paper, while it is focused on some principal elements that make Turkish Laicism, in its processes of development, an exception relative to all other examples in the world, it will be attempted to make a deconstruction of Turkish Laicism doctrine.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Temmuz 2014 |
Gönderilme Tarihi | 24 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 7 Sayı: 2 |
Akademik İncelemeler Dergisi (AID) bilginin paylaşımı için Açık Erişim Politikasına uymaktadır.