Öz
Sermaye denildiğinde sosyal, kültürel ve ekonomik sermaye tanımları yapılır. Ancak toplumsal
ve kültürel olarak inşȃ edilmiş biofiziksel varlığımız diğer bir ifadeyle fiziksel sermayemiz sadece
sağlıklı, güçlü ve becerili çalışmaya aday bir beden sermayesiyle değil, gençliği, güzelliği,
çekiciliği ile de arzulanan bir çalışan beden olarak (sunulan-alınan) ekonomik bir değere
dönüşmüştür. Gençlik ve güzellik tüm zamanlarda kendisinin farkına var-ıl-makla durmadan
yükselen bir sermaye türüne, üretim ilişkilerinde, gündelik ilişkilerde, kişinin kendisini yeniden
üretme döngüsünde, kısaca hayatın akışında mutlak bir önem taşıyan koşul durumuna gelmiştir.
Gündelik hayatın her ȃnını, ayrıntılarını konu edinen, yaşamı kolaylaştırma, vazgeçilmez
olma iddiasındaki tüm kapitalist ekonomik sektörlerde en fazla büyüyen mal ve hizmet üretimi
alanı olmuştur. Bu makalede de, hizmet, finans ve iletişim sektörlerinin gelişmesiyle birlikte
işlerin giderek imge, ambalaj ve görünüşe dayalı hale geldiği, özellikle hizmet sektörlerinde
emek zamanını sunan çok genç erkek ve kadınların ucuz iş gücü olmanın yanında, gençlik ve
güzelliklerinin, duygu yönetimi becerilerinin bu piyasada önemli bir talep edilme koşulu haline
gelişinin örnekleri üzerinde durulmuştur. Çalışma, bu üretim-hizmet alanlarında çalışan iş gücünü
gözlemleyerek, onları ücretli çalıştıranlarla görüşmeler yapılarak hazırlanmıştır. Ankara’da
iki özel hastanenin halkla ilişkiler birimlerinde, sekreteryada hastalarla, müşterilerle iletişim
halinde olan çalışanlar; araba showroomlarının pazarlama bölümlerinde, üç inşaat firmasının
ev tanıtım, pazarlama birimlerinde, danışmalarda, mağazalarda, ofislerde, kasalarda çalışanlar
gözlemlenmiştir. Gündelik hayatın içini dolduran diğer hizmet alanlarında da bu çerçevede yoğun
gözlemler yapılmıştır. Çeşitli sektörlerde eleman arayan işverenlerin, internette insan kaynakları
sitelerinde oluşturdukları profiller incelenmiştir. Kozmetik, moda, eğlence sektörlerinin olmazsa
olmaz koşulu sayılırken, hemen tüm mal ve hizmet sektörlerinde de belli fizik ölçülerindeki genç
ve güzel kadın ve erkeklerin yoğun olarak talep edilmesinin çalışma koşulları arasında yerini
almasına bütüncül bakılmaya çalışılmıştır. Bu durumun, hem çalıştıranları ve çalışanları, hem de
tüm tüketici kitleleri esir almasının iletişimsel ve ticari bağlamları üzerinde durulmuş, epistemolojik
ve metodolojik bir yaklaşım olarak yaşanan gerçekliği, onu biçimlendiren ya da doğurtan yapıların
derin ilişkiselliği düzleminde kavramaya çalışan, bu bakımdan verimli bulunan eleştirel ekonomi
politik bir yaklaşımla analiz edilmeye çalışılmıştır.