In this study, after putting forward the theoretical foundations of media pedagogy studies,the thoughts regarding mass media technology and positioning of the receptive, the acceptance and predictions belonging to Brecht, Benjamin and Enzensberger, who are among the representatives of Critical Theory and demonstrating the first examples of studies in this perspective, will be examined. Brecht, Benjamin and Enzensberger, by forming a basis on media pedagogy studies nowadays with their practice for the design of effective receptive and egalitarian, participation in the actionoriented, are assumed to lead. In this context, Brecht, Benjamin and Enzensberger’s studies, affecting and forming a basis on the media pedagogy studies in Critical Theory perspective, will be put forward with an argumentative method. The question and issue of this study are, as foreseen by the representatives of Frankfurt School since the beginning of the twentieth century with a rapid development of mass communication technology today whether considered as a power and hegemony means over the masses or not and how to situated the receptive against the mass communication technology
Media Pedagogy Effective Receptive Study Critical Perspective
Bu çalışmada; medya pedagojisi çalışmalarının kuramsal temelleri ortaya konulduktan sonra Eleştirel Kuram’ın temsilcileri arasında yer alan ve bu perspektiften gerçekleştirilen çalışmaların ilk örneklerini ortaya koyan Brecht’in, Benjamin’in ve Enzensberger’in kitle iletişim teknolojisi ve alımlayıcının konumlandırılmasına ilişkin düşünceleri, kabulleri ve öngörüleri incelenecektir. Brecht’in, Benjamin’in ve Enzensberger’in, çalışmaları ile eşitlikçi, eylem ve katılım yönelimli ve etkin alımlayıcı tasarımı için günümüzde gerçekleştirilen medya pedagojisi çalışmalarına temel oluşturarak, yol gösterdikleri varsayılmaktadır. Bu çerçevede Brecht’in, Benjamin’in ve Enzensberger’in çalışmalarının, Eleştirel Kuram perspektifinden medya pedagojisi çalışmalarına etkide bulunarak, temel oluşturduğu argümantatif bir metot ile ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu çalışmanın soru ve sorunu ise; Frankfurt Okulu’nun temsilcileri tarafından öngörüldüğü gibi yirminci yüzyılın başından bu yana hızlı bir gelişme gösteren kitle iletişim teknolojisinin günümüzde geniş kitleler üzerinde bir iktidar ve hegemonya kurma aracı olarak kabul edilip, edilemeyeceği ve alımlayıcının kitle iletişim teknolojisi karşısında nasıl konumlandığıdır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Sayı: 15 |