Anlam evreninin çözümlenmesini amaçlayan göstergebilim, gösterge anlamlarının eşsüremsel bir incelemesidir. Anlamların üretimi ve değişimi bağlamındaki medya kuramında bir ikilem söz konusudur. Göstergebilim, toplumca bilinen düzgülerin gereğinden mi, yoksa evrensel olarak anlaşılma gereğiyle mi doğduğu tartışılmıştır. Bir metnin aynı anda yaratacağı işlevleri kabul etmeyen, izleyici ve izleyicinin belli bir bağlamda katılımını hesaba katmayan göstergebilim bütünlükten uzaktır. Saussure ya da Peirce dışındaki göstergebilim yaklaşımına ‘yoruma açık’ ya da ‘sorgulayıcı’ göstergebilim denilmektedir. Bu yaklaşımda, göstergelerin bize dünyayı bildiğimiz biçimiyle değil de, yeni bir biçimde sunduğu düşüncesi benimsenir. Bildiğimiz biçimiyle karşımıza getirilen bir şeyin ne olduğunu ve nasıl sunulduğunu ayırt edebiliriz.Bu çalışmada 20. yüzyılda çok yönlü bir şekilde sürdürülmüş olan tartışmalar bağlamında Saussure’den Bakhtin’e televizyon dramalarında göstergebilim yoruma açık olarak irdelenecek, bu bilime büyük katkıları olan birçok çağdaş filozof ve bilim insanının göstergebilim adına yaptığı çalışmalara değinilecektir. Bu bağlamda İngiliz suç drama dizisi Cracker örneği ele alınacaktır. Sonuç olarak, Bir televizyon dramasının yayınlandığı an ve ekinsel bir değişim anındaki konumuyla, toplumsal anlamı o oyunun bir anlam yaratmasında son derece önemlidir. Göstergeler nerede ve ne zaman kullanıldıklarına göre anlamlarını da değiştirebilir. Bir televizyon dramasında düzgü kullanımı, o oyun aracılığıyla kendi kapsamında kullanılışıyla ve toplumsal diyalogdaki etkisiyle kabul edilmelidir.
Semiotics, which aims to analyze the universe of meaning, is a synchronic examination of sign meanings. In media theory within the context of meaning production and transformation, a dilemma arises. It has always been debated whether semiotics originates from the necessity of socially accepted norms or from the requirement of universal comprehension. A semiotic approach that does not acknowledge the multiple functions a text can create simultaneously, or that does not consider the participation of the audience within a specific context, lacks coherence. Semiotic approaches other than those of Saussure or Peirce are referred to as "interpretative" or "inquisitive" semiotics. This approach embraces the idea that signs do not present the world to us as we already know it but instead introduce it in a new way. In this study, the semiotic approach will be discussed with a critical perspective in the context of the multi-faceted debates that took place throughout the 20th century. The contributions of numerous contemporary philosophers and scholars who have significantly advanced the field of semiotics will also be addressed. The study will examine the meaning-making methods of TV dramas, taking the British crime drama Cracker as a case study. The selection of Cracker is based on the premise that it represents an intriguing and complex text at a time when TV dramas were relatively limited. It is considered significant due to its realistic portrayal of naturalism and its foundational influence on subsequent TV series. Analyzed through dialogic analysis, the Cracker TV drama demonstrates how meanings can change, particularly in social phenomena, depending on where and when signs are used—both at the time of its broadcast and during a moment of cultural transformation. The use of norms in a television drama should be understood through their role within the narrative and their impact on social dialogue.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Radyo-Televizyon |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 23 Eylül 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 11 Ekim 2025 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ocak 2025 |
Kabul Tarihi | 11 Nisan 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 50 |