Bu çalışma, Seren Yüce’nin Çoğunluk (2010) ve Deniz Akçay’ın Köksüz (2013) filmlerinin analizi üzerinden çağdaş Türk sinemasında ailenin eleştirel temsilini incelemektedir. Geleneksel olarak Türk sineması, Türk toplumunun sosyokültürel değerlerini yansıtan, ağırlıklı olarak olumlu niteliklere sahip kutsal bir kurum olarak aileyi tasvir etmiştir. Öte yandan bu çalışma kapsamında ele alınan bu filmler özellikle bireysel özerklik ve kimlik oluşumu bakımından aile ilişkilerinin yıkıcı yönlerini vurgulayarak geleneksel temsillere meydan okumaktadır. İçerik analizi tekniğini kullanan araştırma, seçilen bu iki filmin aileleri duygusal ve psikolojik mahkûmiyetin gerçekleştiği ortamlar olarak, erken dönem Türk sinemasındaki idealleştirilmiş aile tasvirlerinden nasıl keskin bir şekilde farklılaştıklarını çözümlemektedir. Çalışmanın teorik çerçevesi, işlevselci, feminist ve postmodernist aile perspektiflerinin yanı sıra Freud, Frankfurt Okulu ve Laing gibi eleştirel teorisyenlerin kavramlarından yararlanmaktadır. Bulgular, her iki filmin de aile bireylerinin kısıtlanmalarının bilincinde olmalarına rağmen ailesel otorite yapılarından kaçamadıklarını ve “içselleştirilmiş mahkûmiyet” olgusunu nasıl gösterdiklerini serimlemektedir. Bu çalışma, Türk sinemasında ailenin değişen temsilini ve bunun aile ideolojisi ile aile yapılarındaki daha geniş toplumsal değişimleri nasıl yansıttığını anlamaya katkı sunmaktadır.
Türk Sineması Aile Temsili Eleştirel Perspektif Kimlik Oluşumu Aile İdeolojisi.
This study examines the critical representation of family in contemporary Turkish cinema through an analysis of two films: Majority (2010) by Seren Yüce and Nobody’s Home (2013) by Deniz Akçay. Traditionally, Turkish cinema has portrayed the family as a sacred institution with predominantly positive attributes, reflecting the sociocultural values of Turkish society. However, these selected films challenge conventional representations by highlighting the destructive aspects of family relationships, particularly regarding individual autonomy and identity formation. Utilizing content analysis methodology, the research explores how these films depict families as environments where emotional and psychological imprisonment occurs, contrasting sharply with idealized family portrayals in earlier Turkish cinema. The theoretical framework draws upon functionalist, feminist, and postmodernist perspectives on family, as well as concepts from critical theorists including Freud, the Frankfurt School, and Laing. The findings reveal how both films illustrate the phenomenon of “internalized imprisonment” where family members, though conscious of their constraints, cannot escape familial authority structures. This study contributes to understanding the evolving representation of family in Turkish cinema and how it reflects broader societal changes in family ideology and structures.
Turkish Cinema Family Representation Critical Perspective Identity Formation Family Ideology.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 23 Eylül 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 12 Ekim 2025 |
Gönderilme Tarihi | 23 Mayıs 2025 |
Kabul Tarihi | 1 Eylül 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 50 |