Aile, sosyo-ekonomik değişimlerden etkilenmekle birlikte yapısal olarak da dönüşmektedir. Bu değişimlerden yoksulluk, göç, tek ebeveynlik gibi durumların ailenin yapısını ve aileye ilişkin algıları değiştirdiği düşünülmektedir. Bu çalışma bahsi geçen değişimlerin dezavantajlı ailelerde, ailenin anlamı ile aileye yönelik algıları nasıl etkilediğini ve bunun nedenlerini anlamayı amaçlamaktadır. Nitel araştırma yöntemi kullanılarak hazırlanan çalışmada yorumlayıcı fenomenoloji deseni seçilmiştir. Göçmen, yoksul ve tek ebeveynli olma koşullarını taşıyan 12 kişi ile derinlemesine görüşmeler yapılmış, sonuçlar nitel veri analiz programları ile analiz edilerek, dört farklı alt temaya(kategoriye) ulaşılmıştır. Aile nedir? dezavantajlı aileler, toplumsal konum ve devlet politikaları kategorilerinde dezavantajlı aile bireylerinin aileyi nasıl tanımladıkları, dezavantajlı aile olmanın anlamı ile dezavantajlılıklarının toplumsal konumlarını etkileme biçimi ve bu durumlarının devlet politikaları ile ilişkisi değerlendirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda elde edilen bulgulara bakıldığında, ailenin anne baba ve çocuklardan oluşan bir grup olarak görüldüğü, tek ebeveynli ailelerin kendilerini “eksik” ve “yarım aile” olarak değerlendirdikleri, yoksulluğun aileyi etkilemekle beraber aile olmanın önünde engel olmadığı, göçmenlerin yaşadıkları göç deneyimlerinin aile ve bütün olma duygusunu güçlendirdikleri ortaya çıkmıştır. Ayrıca yoksul ve tek ebeveynli katılımcıların özellikle çocuklarını büyütme konusunda zorluk yaşadıkları ve bu nedenle devletin, güvencesiz çalışan kadınların geleceğini güvence altına alacak projeler ortaya koyması gerektiği, göçmenlerin yaşadığı belirsizliğin ise entegrasyon politikalarını zorunlu kıldığı politika önerisi sunulmuştur.
The family, shaped by socio-economic changes, is undergoing structural transformation. Conditions such as poverty, migration, and single parenthood alter both family structures and perceptions. This study explores how these factors affect the meaning of family among disadvantaged families and the reasons behind such effects. A qualitative research method with an interpretative phenomenological design was employed. In-depth interviews were conducted with 12 individuals experiencing migration, poverty, or single parenthood. Data were analyzed through qualitative software, leading to four categories: What is family, disadvantaged families, social position, and state policies. These categories highlight how family is defined, how disadvantage is experienced, how social position is shaped, and how state policies are involved. Findings indicate that family is generally perceived as a unit of mother, father, and children. Single-parent families describe themselves as “incomplete” or a “half family.” Poverty influences family life but is not an obstacle to being a family, while migration often strengthens unity and belonging. Participants in poverty or raising children alone face difficulties, particularly in childcare and education.The study emphasizes that disadvantaged status shapes not only family definitions but also social positions and relations with state policies. It is proposed the state support women in precarious employment and address uncertainties faced by migrants through integration policies.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Aile Sosyolojisi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Ekim 2025 |
Gönderilme Tarihi | 30 Haziran 2025 |
Kabul Tarihi | 25 Eylül 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 27 Sayı: Aile Özel Sayısı |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.